Akraba evliliği geçmişten günümüze azaldı. Henüz ön baskısı yayımlanan yeni bir çalışmaya göre, antik DNA analizleri günümüzde, geçmişten çok daha az akraba evliliği yapıldığını gösteriyor. Bunun sebebi olarak ise yerleşik hayata geçilmesi ve insan popülasyonundaki artış gösteriliyor. Akraba evliliği üzerine yapılan yeni bir çalışmanın ön baskısı yayımlandı. Çalışmayı Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesinin antik DNA ekibinden araştırmacılar yaptı. Ekip, insan akrabalığının tartışmalı tarihini araştırdı. Araştırmalara göre, yerleşik tarım toplumlarının gelişimi, akrabalar arası çiftleşme düzeyleri üzerinde zıt etkilere sahip olabilir. Bir yandan tarım ve gıda fazlası, popülasyon büyüklüğünü artırmış ve endogamiyi yani popülasyon izolasyonu nedeniyle oluşan akraba evliliğini azaltmış olabilir. Öte yandan, artan hareketsizliğin yanı sıra özel mülkiyetin ortaya çıkışı, akraba evliliği geleneklerinin ortaya çıkmasını veya kast endogami (içevlilik) yoluyla akraba evliliğini teşvik etmiş olabilir.Genomumuzun bir kopyasının anneden bir kopyasının ise babadan geldiği bilimsel bir gerçektir. Anne ve baba arasında akrabalık derecesi ne kadar yakın olursa bu kopyalar da birbirine o kadar benzerlik gösterir. Akraba evlilikleri sonucunda ortaya çıkan sağlık problemleri de bu kopyaların yakınlığından kaynaklanır. Ancak bu kopyalar arasındaki benzerlik anne ve babanın yakın akraba olmasından kaynaklanabildiği gibi başka sebepten de kaynaklanabiliyor; uzun süre birbirine benzer insanların çiftleşmesi. Homozigotluk (ROH) bu durumu ölçmeye yarıyor. Dr. Ezgi Altınışık, bu konuyu, "Mesela 200 nüfuslu bir köyde insanların sürekli birbiriyle çiftleştiğini düşünelim. Diğer yandan 20 milyonluk şehirde insanların birbiriyle rasgele çiftleştiğini düşünelim. Köydekilerin homozigotluğu şehirdekine göre daha yüksek olacaktır." şeklinde bir örnekle açıklıyor.
Neolitik döneme geçiş grup içi çiftleşmede dönüm noktası oldu
Araştırmacılar net etkinin bilinmediğini vurgulayarak, bugüne kadar insan toplumlarında akraba evliliğinin zamansal sıklığı hakkında sistematik bir çalışma yapılmadığını söylüyor. Ekip, son 15 bin yılda yaşamış olan 440 Avrasyalının antik genomundaki 1 milyon tek nokta polimorfizmini (TNP) inceleyerek homozigotluğu ortaya çıkardı. Analizler sonucunda, homozigotluk çalışmalarıyla ölçülen akraba evliliği sıklığının zamanla azaldığı görüldü. En güçlü etkinin Neolitik geçişle ilgili olduğu bulundu. Araştırmaya göre bazı örneklerde doğrudan yakın akraba evliliğine bağlı yüksek homozigotluk bulundu. Ancak çoğunlukla popülasyon boyutunun az olması ile alakalı homozigotluk olduğu anlaşıldı. Sonuç olarak geçmişten günümüze akraba evliliği veya grup içi çiftleşmenin azaldığı görülüyor.Çalışma, grup içi çiftleşmedeki bu düşüşün toplumsal yapıyla ilişkili olduğunu savunuyor. Buna göre, avcı-toplayıcılarda nüfus az iken tarım toplumlarında nüfus artmıştır ve buna bağlı olarak kişi sayısının artması genetik çeşitliliği de artırmıştır. Araştırmacıların görüşüne göre, rasgele çiftleşmede kişi sayısı arttıkça farklı kişiyle çiftleşme olasılığı artar.Ayrıca, arkeogenomik kayıtlarda yüksek akrabalık vakalarının da bulunabilmesine rağmen, tarihsel örneklerde çoğu akraba evliliğinin endogamiye atfedilebileceği de araştırmada gösteriliyor.
Akraba evliliği düşünülenin aksine özel mülkiyet sonrası azaldı
Çalışmayı önceki araştırmalardan ayıran bir nokta özel mülkiyetin ortaya çıkmasıyla akraba evliliğinin arttığı düşünülürken, bu çalışmada aksi bir sonuç çıkması. Tarıma geçişin ardından özel mülkiyet anlayışı oluşmuştur. Özel mülkiyet anlayışı ile ailelerin, mülkün aile içerisinde kalması için akraba evliliğini tercih ettiği düşünülüyordu. Ancak bu çalışmanın bulguları, tarım toplumlarında grup büyüklüklerdeki artışının homozigotluğu azalttığını ileri sürüyor.Özetle, 440 antik genom üzerinde yapılan araştırma, akraba evliliğinin zamanla azaldığını ileri gösteriyor. Soy içi evlilikteki azalmanın nedeni, çiftçilik faaliyetlerinin başlaması ve nüfus büyüklüğündeki artışla bağlantılı görülüyor. Çalışmaya göre, çiftçiler arasında da akraba evlilikleri yapıldı ancak nadiren.Ekipte yer alan Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Anabilim Dalından Dr. Öğretim Görevlisi Ezgi Altınışık, Twitter'da yaptığı paylaşımla çalışmayı açıkladı. Altınışık, tweetinde, "Bu çalışmada homozigotluk oranının son 15 bin yılda nasıl değiştiğini anlamaya çalıştık. Bazı durumlarda kullandığımız örnekler direkt yakın akraba evliliğine bağlı yüksek homozigotluk gösterirken çoğu durumda popülasyon boyutunun az olması ile alakalı homozigotluk bulduk." dedi.Ekip, çalışma örnekleminin Avrasya ile sınırlı olduğunun altını çiziyor.
NEOGENE Neolitik yaşamı araştırmayı sürdürüyor
Henüz ön baskıda olan makale, Cold Spring Harbor Laboratuvarı tarafından barındırılan ön baskı sitesi bioRxiv'de 24 Eylül günü yayımlandı. Çalışma, ODTÜ ve Hacettepe Üniversitesinin antik DNA laboratuvarı ekipleri tarafından yürütüldü. ODTÜ antik DNA ekibi, 2017 yılında ERC (Avrupa Araştırma Konseyi) projesi olan NEOGENE'yi başlattı. NEOGENE, Neolitik yaşam tarzının ortaya çıkış serüvenini araştıran bir ekipten oluşuyor. İnsanlığın avcılık ve toplayıcılığa dayalı göçebe yaşam tarzından, tarım ve çiftçiliğe dayalı yerleşik yaşama geçtiği dönem olarak kabul edilen Neolitik yaşam, Cilalı taş devri olarak da adlandırılıyor.ODTÜ Biyoloji bölümünden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Somel'in önderliğinde oluşturulan NEOGENE ekibinde biyologlar, arkeologlar ve antropologlar birlikte çalışıyor. Ekip, DNA verileri ile arkeolojik verileri birlikte değerlendirerek, Anadolu'da yerleşik hayat ve tarımın yaygınlaşmasında insan göçlerinin yanı sıra bilgi alışverişi ve kültürel etkileşimin katkısını ortaya koymak için uğraşıyor.Akraba evliliği üzerine yapılan bu yeni çalışmada yer alan Hacettepe Üniversitesi Antik DNA Laboratuvarından ise Antropoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal, Dr. Öğretim Üyesi Füsun Özer ve Dr. Öğretim Görevlisi Ezgi Altınışık bulunuyor.Kaynaklar;bioRxivODTÜ KampüsNEOGENE