Uluburun Batığı, yaklaşık 3 bin 400 yıl önce Akdeniz’in sularına gömüldü. Bu geminin, Ege ve Yunanistan, Mısır, Hitit, Suriye, Filistin, İsrail, Kenan Ülkesi ve daha pek çok medeniyete ait tam 20 bin parça eşya taşıdığı biliniyor. Yani bu batıkta Antik dönemin neredeyse hepsine ait bir ticari eşya vardı.
Uluburun Batığı’nı 1982 yılında sünger toplamak için dalış yapan bir kişi buldu ve ardından 1984 yılından beri batık üzerinde çalışmalar başladı. Batık, Antalya’nın Kaş ilçesinin 8.5 kilometre güneydoğusunda yer alır. Uluburun batığındaki değerli eşyalardan bazıları şöyledir; 318 tabaka Kıbrıs bakırı, Kıbrıs seramiği, silah yapımında kullanılmak üzere 11 ton bronz tabaka, Mısır kraliçesi Nefertiti’ye ait olan bir mühür yüzük, Kenan ülkesinden; Mısır’dan; Suriye’den; Filistin’den altın bilezikler, kolyeler, yüzükler, Kuzey bölgelerden amber taşı, Afrika’dan fildişi, bulunan en eski kitap, bulunan en eski cam külçe.
Şimdi ise yeni bir batık yine yakın bir bölgede bulundu. Akdeniz ve Selçuk üniversitelerinin ortak Sualtı Araştırma Merkezi’nde görev yapan su altı arkeoloğu Doç. Dr. Hakan Öniz, yeni bir makale ile batığın keşfini açıkladı. Öniz, “1999 yılından beri Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı’nın izniyle Mersin kıyılarında ve Antalya Akdeniz Bölgesinde bulunan arkeolojik su altı araştırmaları yapılmıştır. Birçok gemi enkazı, batık yerleşim yerleri, liman yapıları, antik liman tesisleri ve diğer arkeolojik kalıntıları bulunmaktadır. Çalışmamız kapsamında 2018 yılında yapılan en önemli keşif, Antalya’nın batı sahilinde, Kumluca’daki Eski Likya-Lukka Bölgesi sınırlarında ortaya çıkmıştır. George Bass ve Cemal Pulak’ın kazdığı Gelidonya ve Uluburun batıklarıyla aynı sularda yeni bir Tunç Çağı batığının keşfedildiğini duyurmak bizim için bir zevk. Bu yeni gemi batığı muhtemelen Gelidonya ve Uluburun gemilerinden daha önce, M.Ö. 16-15. yüzyıllara tarihlenebilir. Batığın ana kısmında en az 73 yastık tipi külçe (bakır) ve en az 4 topuz külçe (bakır veya kalay) bulunuyor. Yastık tipi külçeler, genellikle MÖ 16. yy’a – nadiren de MÖ 14. yy’a – tarihlenen Buchholz / Bass Tip 1 külçelerle uyumludur. Batığın bir kısmı kumun altında kalmakta olup, kalan kısmı da muhtemelen çapası dahil olmak üzere doğal kamuflaj altındadır. Batığın konumuna zarar vermemek için henüz bir numune alınmamıştır. Kum altında gözlemlenen farklı bulgular ve ana kargoyu oluşturan kısma dokunulmamıştır.” ifadeleriyle çalışmayı yazdı.
Yeni batıkla ilgili Jens Notroff’un paylaşımları dikkat çekti
Daha önce Türkiye’de Göbeklitepe çalışmalarına katılan Alman Arkeoloji Enstitüsü arkeologlarından Jens Notroff, Uluburun Batığı ve yeni batık hakkında Twitter’da bir tweet dizisi yayımladı. Jens Notroff, “Bu çok büyük! Cidden çok büyük. 1980’lerde Türkiye’de keşfedilen Uluburun batığını hiç duydunuz mu? Geç Bronz Çağı. Akdeniz’de deniz ticaret ağına yeni bir ışık tutacak şaşırtıcı bir keşif. Başka bir tane var!” şeklinde bir yazıyla başlattı tweet dizisini.
This a huge! Seriously huge. Ever heard of the #Uluburn #shipwreck, discoverd in the 1980s in SW #Turkey, an amazing find shedding new light on a sea trade network in the Late #BronzeAge Mediterranean?
— Jens Notroff (@jens2go) April 5, 2019
THERE’S ANOTHER ONE! 😲😲😲https://t.co/6LsJdhcIza
Notroff, sonraki tweetinde ise, “Yeni batık, Gelidonya ve Uluburun gemileriyle aynı sularda bulundu ve muhtemelen M.Ö. 16-15. yy. ait. Gemi, en az 73 yastık tipi (bakır) külçe ve en az 4 topuz (bakır veya kalay) külçe içeriyor gibi görünüyor. Henüz hiçbir numune alınmadı.” diyor ve ekliyor:
What made the #Uluburun shipwreck so remarkable (and let us excitedly hold our breath about this new discovery) is its cargo, a number of 'luxury' goods suggesting the #BronzeAge vessel was en route from somewhere around Cyprus or the Palestine region to a port in the Aegean Sea. pic.twitter.com/BKSmnBj2Vg
— Jens Notroff (@jens2go) April 5, 2019
“Uluburun batığını bu kadar kayda değer kılan kargosudur. Bronz Çağı’na ait geminin Kıbrıs ya da Filistin bölgesindeki bir yerden bir limandan, Ege limanına gideceğini gösteren lüks mallar bulunuyor.”
Jens Notroff ile Twitter Direkt Mesaj üzerinden irtibat kurduk ve batığın önemini sorduk. Notroff, mesajımıza içtenlikle ve hızlı bir şekilde cevap verdi. İşte Notroff’un Bilimma için yaptığı açıklamalar:
“Halen daha fazla araştırma yapılması gerekmesine rağmen, bu yeni bulunan gemi batığı zaten oldukça etkileyici ve heyecan verici bir keşif. Uluburun ve Gelidonya’dan bilinen diğer iki Bronz Çağı batığına ek olarak bu buluntular, Geç Bronz Çağı’nın oldukça geniş kapsamlı ticaret ağlarına açılan bir penceredir. Örneğin Uluburun gemisinin envanteri, Amarna Mektupları’ndan bilinen ‘Kraliyet Armağanları’ gibi bir dizi lüks eşya, cam, fildişi, abanoz, mücevher ve silahlardan oluşuyordu (o zamanın Mısır yönetimi ile temsilcileri Canaan ve Amurru arasında yapılan bir yazışma topluluğu). Belki de bu listedeki en ilginç maddelerden biri, sözde ‘oxhide külçeleri’dir; bakır, Tunç Çağı’ndaki en önemli metal kaynaklarından biriyken, bu külçeler açıkça görünen ağlarda büyük bir ticari ürün olmuştur.”
Jens Notroff, yeni batık ile ilgili son bir ekleme yaparak, “Bu yeni gemi batığından da benzer külçelerin bildirildiğini eklemek isterim. Şimdi daha fazla ayrıntı için doğru tarihi beklemek zorunda kalmamıza rağmen, batık bize zaten yeni ipuçları veriyor.” dedi.
Kaynak; Taylor and Francis Online