////

Twitter’ın fenomen bilim insanları

Twitter'daki bilim fenomenleri Ezgi Altınışık, Gözde Çilingir ve Jens Notroffla enfes bir röportaj. Kaplumbağalardan Göbeklitepe'ye, Antik DNA'dan Twitter'a...

40 dakikalık içerik

Twitter’ın fenomen bilim insanlarıyla konuştuk. Twitter’da bilim severlerin sıkı takipte olduğu isimler Ezgi Altınışık, Gözde Çilingir ve Jens Notroffla yaptığımız keyifli sohbeti kaçırmayın. Twitter’da çoğunlukla bilimsel içerikli paylaşımlar yaparak, “takipçi kitlesini” oluşturan bilim insanlarımız ile söyleşiler yaptık. İki ayrı haberden oluşacak olan serinin, bu bölümünde arkeoloji, antropoloji ve biyoloji alanlarında çalışan bilim insanları ile yaptığımız söyleşiler yer alıyor. Ezgi Altınışık, Gözde Çilingir ve Jens Notroff‘un Bilimma’ya özel açıklamalarını hep birlikte okuyalım…

Twitter üzerinden iletişim kurduğumuz üç araştırmacı da söyleşi fikrimizi memnuniyetle karşıladı. Eş zamanlı olarak yapılmayan söyleşilerde, araştırmacıların hepsine aynı soruları yönelttik. Çalışmalarından, Twitter kullanımlarına, Twitter’dan gelen olumlu-olumsuz dönüşlere kadar bakalım “fenomen bilim insanlarımız” neler söylemiş;

Ezgi Altınışık – Twitter’ın “Denisovan kadını”

Ezgi Altınışık

İstanbul Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik yüksek lisans mezunu Ezgi Altınışık, Çekya’da Ostrava Üniversitesi‘nde Pavel Flegontov ile birlikte çalışarak çeşitli popülasyonların tarihini modellemek ve genetik ve dilbilimsel kalıpların korelasyonunu anlamak üzerine çalışarak doktora derecesini aldı. Altınışık, Almanya’daki Max Planck İnsan Tarihi Bilimi Enstitüsü’nde popülasyon tarihinde analitik yöntemleri öğrenmek üzere misafir öğrenci olarak çalıştı.

Ezgi Altınışık (Twitter; @ezgimou ) ile çalışmalarından, Twitter’dan aldığı geri dönüşlere kadar birçok konuyu konuştuk…

  • Çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Ezgi Altınışık: Çekya’da Ostrava Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olarak çalışmalarımı geçtiğimiz günlerde tamamladım. Temel olarak insanın tarih sahnesindeki yolculuğunu, genetik yöntemleri kullanarak inceliyoruz. Hem binlerce yıl önce yaşamış insanların hem de bugün yaşayan insanların genetik materyalini inceleyip karşılaştırarak, onların tarihte hangi yollardan geçtiğini, nasıl yayıldığını ve birbirleriyle ne düzeyde etkileşim kurduklarını anlamaya çalışıyoruz. Doktoramda özel olarak Kuzey Arktik bölgenin tarihini inceledik. Bu çalışma geçtiğimiz aylarda yayınlandı. Şimdi evrak işlerini tamamladıktan sonra birkaç haftaya Türkiye’ye dönüyorum.”

Antik buluntular “çanak-çömlek” denilerek hafife alındı

  • Bu alanı tercih etme sebebinizi öğrenebilir miyiz?

“Alana girişim ilginç oldu esasen. Üniversitedeyken birçok bilimsel etkinlik düzenliyorduk okulda. Üçüncü sınıfta, yıl 2010, yine böyle etkinliklerden birinde Yenikapı Kazılarının Başkanı Sayın Prof. Dr. Ufuk Kocabaş’ı konuşma yapmak üzere fakülteye davet etmiştik. Malum, o yıllarda Yenikapı Kazıları oldukça gündemdeydi, Marmaray’ın yapımını durdurması dolayısıyla koskoca antik limana çanak-çömlek diyenler olmuştu. Ufuk Hoca o gün harika bir sunum yaptı, çıkarılan insan ve hayvan iskeletlerinden, bitki kalıntılarından bahsetti. O an dinlerken ‘iskelet, organik madde, DNA’ gibi bağlantılar canlandı kafamda. Hemen çıkışta hocayla konuştum, tabii böyle bir şey yapılabilir mi, daha önce denenmiş mi, DNA o kadar süre korunur mu, hiçbir fikrim yok. Hoca, zaten böyle bir ekibin var olduğundan bahsetti ve anında beni ilgili kişilere yönlendirdi. Bir anlamda bilimsel yönümü tamamen değiştirmiş oldu. Arkasından, lisans ve yüksek lisans tezlerimi antik DNA alanında tamamladım.”

2010’da ilk kez bir Neandertalin genom dizilemesi yapıldı

Ezgi Altınışık

2010 yılının kendisi üzerindeki etkisinden söz etmeye devam eden Altınışık, “2010 yılının bir de şöyle bir önemi var: O yıl ilk kez 4500 yıl önce Grönland’da yaşamış bir insana ait tüm genom yayınlandı.” dedi. Ardından Ezgi Altınışık, bir başka çalışmaya da değindi: “Bir de ilk kez Neandertal’in genom çapında dizilemesi yapıldı. Aslında antik DNA çalışmaları 1980’lerde başlamış olsa da 2010 bir milat sayılıyor. O heyecanlı döneme denk gelmiş olmam da çok etkiledi sanırım. Bugün elbette çok daha iyi bir noktada bu çalışmalar, artık rutinleşti diyebiliriz. Doktoramda laboratuvar aşamasında çok çalışmadım, veri analizi ve hesaplamalı kısmındaydım daha çok. Bilgisayar başında çalışmayı da çok sevdim.”

Altınışık Hacettepe Üniversitesi’nin ilk Antik DNA ekibinde

  • Antropolojiye yönelmek isteyenlere tavsiyeleriniz var mı?

“Bizim alanda en önemli şey merak. Çünkü öyle milyon dolarlar kazanacağınız bir ortam maalesef yok. Bir derdiniz, sorunuz olmalı. El yordamıyla ilerlemek çok zor, bir yönlendiriciniz olmalı. Bu konuda ülke olarak şanslıyız. Dünyanın tarih öncesi dönemi açısından Anadolu oldukça önemli bir coğrafya. Tarımın ortaya çıkışı, kentlerin kuruluşu bu coğrafyada gerçekleşti. O yüzden merak edilecek çok şey, sorulacak bir sürü soru var. Diğer yandan da artık Türkiye’de antik DNA çalışmaları oldukça iyi bir seviyede, kesinlikle dünyanın gerisinde değiliz.

Türkiye’de bu konuda çalışan arkadaşlar çok iyi işler başardı. Yakın zamanda Türkiye’nin ikinci antik DNA laboratuvarı Hacettepe Üniversitesi‘nde kuruldu, ben de bir süre önce ekibe katıldım. Birkaç yıldır ODTÜ’deki laboratuvar zaten işler vaziyetteydi. Her iki laboratuvarın da çok iyi uluslararası işbirlikleri bulunuyor, iki laboratuvar da işbirliği halinde çalışıyor.”

Bilimde iletişimin önemi

Ezgi Altınışık, bir sunumda.

“Bu alana yönelmek isteyen arkadaşların, bu ekiplerle irtibatlanmasını öneririm. Diğer yandan özellikle işin hesaplamalı biyoloji alanına yönelmek isteyenler için ısrarla temel programlama bilgilerini geliştirmelerini öneriyorum, işleri kolaylaşacaktır. Disiplinlerarası bir çalışma olduğu için lisans alanı biyoloji olmayan arkadaşlar korkmasın. Antropologlar, arkeologlar, bilgisayar bilimciler, matematikçiler, istatistikçiler gibi bir sürü alandan insana ihtiyaç var bence.”

  • Twitterda sıkça bilimsel içerikler yayınlıyorsunuz ve hayli takipçiniz de var. Twitter kullanma ve bilimsel paylaşımlar yapma sebebiniz nedir? Bilim hayatınızın parçası olduğu için ister istemez mi bu tür paylaşımlar yapıyorsunuz, yoksa insanlara bilgi vermek gibi bir amaçla mı bunu yapıyorsunuz?

“Aslında en başta bilim hayatımın önemli bir kısmını oluşturduğundan doğal olarak bilimsel paylaşımlar yapıyordum. Ancak bir süre sonra çeşitli vasıtalarla bilimsel içerik üretmeye başladım. Bilimsol’da yeni çalışmaları haberleştirdik, Evrimsel Antropoloji adıyla Youtube’da canlı yayınlar yaptık, Evrim Ağacı’nın Youtube kanalına içerik ürettik, Evrim, Bilim ve Eğitim Sempozyumunun Twitter hesabında ‘Twitter Konferansları’ adıyla etkinlikler yaptık. Bir noktadan sonra kendi hesabımda da bilimsel paylaşımlar rutin haline geldi. Eskiden bu etkileşimleri konferanslar, seminerler yoluyla yapıyorduk, artık sosyal medya bilim iletişiminde önemli bir yer tutuyor. Elbette burada da bir derdimiz var, sonuç itibariyle aydınlanma mücadelesi bilimle başlıyor. Bizler de bu mücadelenin birer parçasıyız. 

Bilim iletişiminde diyalektik bir süreç işledi bir de evrimsel biyoloji gibi konularda baskılar arttıkça insanlar merak etmeye başladı. Bu merak evrimsel biyoloji ile sınırlı kalmadı, fizikten matematiğe kozmolojiden sistematiğe kadar hem içerik üretimi yoğunlaştı, hem takipçi sayıları. Takip arttıkça ürettik, ürettikçe takip edenler arttı. İşin güzel yanı henüz doygunluğa ulaştığımızı da düşünmüyorum. Daha da artacak bence bu. Halihazırda Türkiyeli olmayan arkadaşlarıma anlattığımda bilimsel çalışmaların, bilimin içinde olmayan bir kitle tarafından bu kadar takip edilmesine oldukça şaşırıyorlar. Doktora savunmamda danışmanım raporunda bile belirtmiş Twitter’da aktif olarak popüler bilim içerikleri ürettiğimi. Defalarca ‘Senin Twitter’da neden bu kadar çok takipçin var? Ne paylaşıyorsun?’ sorularıyla karşılaştım ki benim öyle şaşırılacak sayıda takipçi durumum da yok. Bu işi çok iyi yapan ve takip edilen arkadaşlar var.”

Ezgi Altınışık, Twitter’da sık sık bazen gündemdeki bazen gündemde olmayan bilimsel konular hakkında tweet zinciri yapıyor. Tweet zincirlerinden biri, geçtiğimiz aylarda MDPI’de yayımlanan ve ODTÜ Neogene ekibinin de yer aldığı, Neolitik döneme ait Çatalhöyük bireyleriyle ilgiliydi;

https://twitter.com/ezgimou/status/1107314816132268032?ref_src=twsrc%5Etfw%7Ctwcamp%5Etweetembed%7Ctwterm%5E1107314816132268032&ref_url=https%3A%2F%2Fwww.bilimma.com%2Fcatalhoyuk-sakinleri-icin-biyolojik-etmenden-daha-onemlisi-sosyal-etmen%2F
  • Twitterda severek takip ettiğiniz bilimsel içerikli paylaşımlar yapan kişiler var mı?

“Çok var! Hangi birini söylesem bilemedim. İlk aklıma gelenleri sıralayayım kısaca. Türkçe yayın yapanlar arasında: @bohringerstein, @paleolife, @ezgi_evol, @toykanozdogan, @acemi_filozof, @CompEvoMetu, @UzaySezen, @mkozturk, @didicikit, @coraman, @ekoevoder, @tevfik_uyar İngilizce paylaşım yapanlar: @AdamRutherford, @JenniferRaff, @carlzimmer

“Twitter’da birkaç gün arayla hem faşist hem hain ilan edildim”

  • Twitter’dan nasıl dönüşler alıyorsunuz? 

“Çok değişken! Genelde paylaştığım şeylerle ilgili ya da ‘X bölümü okuyacağım, ne dersiniz?’ gibi sorular geliyor. Genelde cevapsız bırakmamaya çalışıyorum ama bazen de alanımın çok dışında soruluyor. Çeşitli konularda gerginlikler yaşadığımızda üslubumun sert olduğuna dair mesajlar çok geliyor. Zaman zaman birilerinin bam teline dokununca küfür edip engelleyenler de bol miktarda diyebilirim. Özellikle, kanaat önderi gibi ortalıkta dolaşıp bilim-dışı söylemlerde bulunanları eleştirince bu daha çok oluyor.”

  • İlginç bir yorum veya DM anınız var mı? Size sorulan ilginç bir mesaj vb. 

“Üç-beş gün arayla ‘Türk düşmanı hain’ ile ‘Türk milliyetçisi faşist’ olmuşluğum var. Benim için ilginç bir geçişti.”

Gözde Çilingir – Twitter’da kaplumbağa denilince akla “O” geliyor

Gözde Çilingir

Söyleşilerimizin ikincisini Gözde Çilingir ( Twitter; @didicikit ) ile yaptık. Singapur Ulusal Üniversitesi‘nde moleküler biyoloji üzerine doktora derecesini almış olan Gözde Çilingir, çalışmaları ile başladığımız söyleşide birçok konuya değindi.

  • Bize akademik ve akademi dışındaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Örneğin doğa korumacısınız. Akademik hayatın dışında ne tür faaliyetlerde bulunuyorsunuz?

Gözde Çilingir sorumuzun cevabına, önce doğa korumacı yönünden bahsederek başladı: “Merhabalar, ben sizin de bahsettiğiniz gibi doğa korumacı bir moleküler biyoloğum. Bu zamana kadarki çalışmalarım ağırlıkla nesli kritik tehlike altında olan Güney Doğu Asya’ya has bazı kaplumbağaların korunma yöntemlerine genomik yaklaşımlarla yön vermek üzerine oldu.”

Ardından Gözde Çilingir, moleküler biyolojiye başlama hikayesinden ve çalışmalarından söz etti:

“Lisans eğitimimi İstanbul Teknik Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nde, yüksek lisans eğitimimi Orta Doğu Teknik Üniversitesi Biyolojik Bilimler Bölümü’nde, doktora çalışmalarımı ise Ulusal Singapur Üniversitesi Biyolojik Bilimler Bölümü’nde tamamladım. Üzerinde çalıştığım kaplumbağalar dünyada yalnızca Myanmar ve Kamboçya’da bulunan sayıları doğada çok azalmış türlerdi. Bir süredir bu hayvanların yaşam alanları koruma altındaymış ve yabandan toplanan kaplumbağa yumurtaları korunaklı yerlerde yetiştirilip büyütülmüş, bu sayede sayıları artmıştı. Fakat, yabandaki popülasyonlarda kaç birey kaldığı bilinmiyor, korunaklı yerde yetiştirilmiş bireylerin artık doğaya geri dönmesi gerekiyordu. Ben bu hayvanların genomlarının bir kısmını dizileyerek bu iki problemi de çözmeye çalıştım. Bu sayede genetik olarak birbirine en uzak olan bireyleri seçtim ve doğaya salınmalarına ön ayak oldum; sonuç olarak yabana dönecek olan popülasyonlarda genetik varyasyon olabildiğince yüksek oldu ve olası bir genetik sürüklenmenin önüne geçilmesi için bir adım atılmış oldu. Zaten sayıları çok azalmış olan bu popülasyonların mevcut düşük genetik çeşitliliği onların evrimsel potansiyelini oluşturuyor ve genetik sürüklenmenin önlenmesi bu eldeki potansiyelin korunması anlamına geliyordu.”

Myanmar’da yerel halkın kaplumbağalar hakkındaki bilgisini araştırıyor

Gözde Çilingir

“Genomik çalışmalarımın yanı sıra, sosyal bilimcilerle yaptığım bir ortak çalışma da mevcut” diyen Gözde Çilingir, Myanmar’daki çalışmasından bahsetti: “Myanmar’daki kaplumbağaların yaşam alanlarına yakın yerlerde yaşayan yerel halklarla röportaj yapıp onların kaplumbağa koruma projeleri hakkında ne derece bilgiye sahip olduklarını, bu projeyi desteklemeyi ne dereceye kadar düşündüklerini anlamaya çalıştık. Bu çalışmanın sonucu da mevcut koruma projelerini daha verimli hale getirebilmek için kullanıldı.” 

Gözde Çilingir, Zürih Üniversitesi’nde doktora sonrası araştırmacı olarak çalışmaya başlıyor. Çilingir, Zürih Üniversitesi’nde Seyşeller’de bulunan Aldabra Atol’üne has Aldabra dev tosbağalarının popülasyon/koruma genomiği üzerine çalışacak.

“11 yıldır et tüketmeyerek karbon ayak izimi azaltmaya çalışıyorum”

Söyleşinin ilerleyen anlarında Çilingir, açıklamalarını sürdürdü: “Doğa koruma projeleri genel olarak insan davranışından bağımsız düşünülemez, dolayısıyla akademik çalışmalarım dışında farkındalık yaratma projelerinde de yer aldım ve almaya devam edeceğim. Bu zamana kadar ağırlıkla Myanmar’daki kaplumbağa projelerimiz için farkındalık yaratma projeleri yürüttüm. Sosyal medya aracılığıyla dünyanın bir sürü yerinde süregelen doğa koruma projelerini elimden geldiğince fazla insanla da paylaşmaya çalışıyorum. Bir de tabii hayalimde bir dünya var ve o dünyanın bir temsilcisi gibi yaşamaya çalışıyorum kişisel hayatımda da. Örneğin karbon ayak izimi azaltmak için 11 yıldır et tüketmiyorum, ağırlıklı olarak toplu taşıma kullanıyorum ve neyi tüketiyorsam bilinçli tüketmeye çalışıyor, israf etmiyorum.”

  • Peki sizin çalışma alanınıza yönelmek isteyenlere tavsiyeleriniz var mı?

“Ben aslında ne yapacağıma emin olup ona göre hareket etmek yerine, ne yapmak istemediğime karar verip öyle ilerledim lisanstan beri. Dolayısıyla alanı tercih etmek için tek sebebim yok, bir süreç söz konusuydu. O da şöyle gelişti, lisans eğitimimin sonlarına doğru sadece laboratuvarda çalışmak istemediğimi fark ettim, araziye giden biyologlarla tanıştıkça da arazi ve laboratuvar işlerini birleştirebileceğim bir alanın mevcut olduğundan haberdar oldum. Ekoloji ve doğa koruma bilimlerinin beni heyecanlandıran bir sürü alt dalı mevcuttu, bir yerden başladım. Biyolojik çeşitliliğin nasıl ve ne derece büyük bir tehlike altında olduğunu idrak ettikçe de doğa koruma biliminin çözmeye uğraştığı problemlerle daha bir merak ve istekle ilgilenmeye başladım. Aciliyetle çözülmesi gereken bu problemlere, moleküler yöntemleri kullanarak, bilimsel kanıtlara dayalı çözümler üretmek hem eğitimini aldığım bilimsel yaklaşımları beni heyecanlandıran projelere yansıtabilmemi hem de bunu yaparken dünyaya epsilon kadar bile olsa katkım olduğunu düşünmemi sağlıyor ve bu durum beni manevi olarak da besliyor.”

“Öğrenciler doğa koruma projelerinde yer almaya çalışmalı”

Gözde Çilingir, Myanmar’da çocuklar ile bir gözlem yapıyor.

Gözde Çilingir de iletişimin önemine vurgu yaparak, gençlere, çalışmak istediği alanının uzmanlarını takip etmelerini tavsiye etti. Gözde Çilingir, Benim çalıştığım alanlara yönelmek isteyenlere tavsiyem, bu konularda çalışan insanları/kuruluşları takip etmeleri. Sadece akademik çalışmalardan bahsetmiyorum, doğa korumacı aktivistler, doğa korumacı STK’lar… Harekete geçmek de mühim, üniversite öğrencilerinin doğa koruma projelerinde resmi/gönüllü staj yapmaları bence çok kıymetli. Çünkü problemi anlamak, problemlere nasıl çözümler üretildiğini takip etmek, bu konuda bir şeyler üretmek isteyenler için çok güzel bir başlangıç olurdu. Ayrıca doğa koruma biliminin tarihçesi hakkında bilgi sahibi olmak da mevcut dinamikleri anlama açısından faydalı olabilir.”

  • Twitter’da sıkça bilimsel içerikler yayınlıyorsunuz ve hayli takipçiniz de var. Twitter kullanma ve bilimsel paylaşımlar yapma sebebiniz nedir? Bilim hayatınızın parçası olduğu için ister istemez mi bu tür paylaşımlar yapıyorsunuz yoksa insanlara bilgi vermek gibi bir amaçla mı bunu yapıyorsunuz?

“Twitter’ı aktif olarak kullanmaya başladığımda doktoraya yeni başlamıştım. Genelde paylaşımlarım, üzerinde çalıştığımız projeler, araziye gittiğimdeki maceralarım ve bir doktora öğrencisinin günlük yaşamına dairdi. Zamanla, beni takip edenlerin ilgisi ve merakı sayesinde hatta okuduğum makaleleri, bilim haberlerini, gittiğim konferanslarda dinlediğim konuşmaları zincirler halinde yazmaya da başladım. İçimden ne nasıl geliyorsa öyle paylaşımlar yapıyorum diyebilirim, kimseye bilgi verme gibi bir amacım yok yani. Merak ettiğim, ilginç bulduğum, komik olduğunu düşündüğüm ve paylaşmak istediğim her şeyi paylaşıyorum. Ağırlıklı olarak bilimsel içerikli yazmam ya da paylaşımda bulunmam da biraz sizin dediğiniz gibi, bilim yapmak benim ‘ekmek teknem’ sonuçta.”

“Twitter sayesinde birçok kişiyle tanıştım”

  • Twitterda severek takip ettiğiniz bilimsel içerikli paylaşımlar yapan kişiler var mı?

“Bilimsel içerikli paylaşımlar yapan bir sürü kişiler/kuruluşlar/oluşumlar var aslında. Aklıma ilk gelenler; @AcikBilinc @molecologist @Evolutionistrue @yalansavar @Ezgimou @NoroBlog @epiSTEM_Turkiye @sheydaipek @ZSLconservation @caglarbakcay@razor0fOccam

  • Twitter’dan nasıl dönüşler alıyorsunuz? Mesajlar ve yorumlar olarak.

Beni güldüren, sevindiren, şaşırtan, kızdıran çeşit çeşit yorumlar alıyorum. Ağırlıklı olarak güzel yorumlar geliyor ve motive oluyorum, bu vesileyle buradan o kişilere bir kez daha teşekkür edeyim. Sıkıntılı olduğum dönemlerde bana dayanışma mesajı gönderip yalnız hissetmememi sağlayan kadınlara özellikle teşekkür etmek isterim. İyi ki varsınız!”

Sosyal medya sayesinde birçok insanla tanıştığını belirten Çilingir, “Sosyal medya ile beraber çalışma fırsatı yakaladığım ya da bir gün ortak bir projeyi yürütme hayali kurduğum, hiç yüz yüze tanışmadığımız halde birbirimize destek olduğumuz bir sürü insan oldu. Ortaokul/lisede olup bilim yapmak isteyen ama nereden başlayacağına dair benden fikir almak isteyen, temel bilim okuyor olup kendine nasıl bir yol çizeceğinden emin olamayıp öneri isteyen, benim çalıştığım konularda çalışmak isteyen ve benden yayın/laboratuvar tavsiyesi isteyen, yurtdışında öğrenim görmeyi planlayan ve bu konuda fikir danışan genç arkadaşlar da yazıyor sıklıkla.” ifadelerini kullandı. 

Evimden 11 bin km uzakta iken Türkiye’nin her yerinden mesajlar geldi

  • İlginç bir yorum veya DM anınız var mı?

“Doktoramın son senesindeyken bana açık adresini gönderene kartpostal yollayabileceğimi yazmıştım. Bir sürü insan da sağ olsun güvenip adreslerini yollamıştı. Bazısının eline kart ulaşınca onunla beraber fotoğraf çektirip bana yollamıştı. Evimden yaklaşık on bir bin kilometre uzaktayken bir anda Türkiye’nin değişik yerlerinde, benim gönderdiğim bir objeyle ve gülen yüzlerle çekilmiş fotoğraflarım oldu ve çoook mutlu olmuştum. Yine aynı dönem benim adresimi de rica eden birisi bana mektup atmıştı. Mektubun zamanlaması, içeriği o kadar denk gelmiş o kadar beni etkilemişti ki… Bir keresinde de bir baba, benim çalışmalarımı anlattığım bir kaydı izlerken 6 yaşındaki kızının da yanında olduğunu ve babasına ‘ben de büyüyünce kaplumbağacı olmak istiyorum’ dediğini yazmıştı. O mesajı okuduğum anı da hiç unutamıyorum. 

Genelde ‘Bu mesleği nasıl seçtiniz? Neden kaplumbağalar?’ soruları soruluyor ama bazen hem şaşırıp hem güldüğüm mesajlar da gelmiyor değil. Böyle iki tane favori DM anım da var. Bir tanesi profil fotoğrafımı beğenip beni ekleyen birisinden gelen ve hep bilimle ilgili şeyler paylaştığıma dair şikayet mesajıydı. Bir diğeri de Myanmar’la ilgili çok sık paylaşım yapıyorum diye bana Myanmar ajanı olup olmadığımı sormuştu.”

Gözde Çilingir hakkında, Twitter’da Bilim Kadınları sayfasının yaptığı bir tweet zinciri bulunuyor;

https://twitter.com/Bilimkadinlari/status/1064434368544935936?ref_src=twsrc%5Etfw%7Ctwcamp%5Etweetembed&ref_url=https%3A%2F%2Fcdn.embedly.com%2Fwidgets%2Fmedia.html%3Ftype%3Dtext%252Fhtml%26key%3Da19fcc184b9711e1b4764040d3dc5c07%26schema%3Dtwitter%26url%3Dhttps%253A%2F%2Ftwitter.com%2Fbilimkadinlari%2Fstatus%2F1064434368544935936%26image%3Dhttps%253A%2F%2Fi.embed.ly%2F1%2Fimage%253Furl%253Dhttps%25253A%25252F%25252Fpbs.twimg.com%25252Fmedia%25252FDsWfV92X4AAVXQN.jpg%25253Alarge%2526key%253Da19fcc184b9711e1b4764040d3dc5c07

Jens Notroff – Arkeoloji mi? Önce bir Jens’e danışalım

Jens Notroff
Jens Notroff, Göbeklitepe kazılarında bölge halkı ile.

Twitter’ın “bilim fenomenleri” haber serimizin bu bölümünde, son olarak Jens Notroff (Twitter ; @jens2go ) söyleşimizi sizlerle buluşturuyoruz. Alman Arkeoloji Enstitüsü‘nden arkeolog Notroff, Türkiye’de Göbeklitepe kazı ekibinde yer alıyor. Bu yüzden onun adını sıkça duyuyoruz. Daha önce de kendisine arkeoloji haberlerinde danışmış, kısa kısa söyleşiler yapmıştık. Onlara bir örnek;

Uluburun ile aynı sularda daha eski bir batık bulundu-Jens Notroff’un görüşleri ile

Jens Notroff, Erken Neolitik döneme ait olan Şanlıurfa’daki Göbeklitepe tapınak alanında. 2007 / Foto; R. Gerst

Jens Notroff ile de Twitter’dan iletişim kurduk ve sorularımızı Twitter DM aracılığıyla cevapladı.

4 yaşımdan beri antik çağları sorguluyorum

Ürdün-Aqaba yakınındaki Kalkolitik-Erken Bronz Çağı dönemine ait bir alanda Notroff. 2010 / Foto; N.N.
  • Çalışmalarınızdan bahseder misiniz? 

“Tarih öncesi dönemleri özellikle de Bronz Çağı ve Neolitik dönemi araştıran uzman bir arkeoloğum. Şu anda Türkiye’nin Güneydoğusundaki Göbeklitepe’nin ilk neolitik alanında kazı ve araştırma ekibindeyim.”

  • Bu alanı tercih etme sebebinizi öğrenebilir miyiz? 

“Babam beni 4 yaşımdayken Berlin’de müzelere götürmüştü. O zamandan beri arkeolojiye ilgi duyuyorum. Camın altındaki mezarların görüntüsü beni etkilemişti. Bu insanlar kimdi, neden mezarlarında taş ve çömlek taşıyorlardı? Bunları düşünüyordum. Merakım arttı.”

  • Alana yönelmek isteyenlere tavsiyeleriniz var mı?

“Merakınızı koruyun ve iletişimde kalın. Araştırmacılarla iletişiminizi sürdürün. Eğer halka açık eğitimler varsa onlara katılın. Meslektaşlarınızla tanışma, araştırmaları hakkında bilgi edinme ve iletişim kurma imkanları oluşturun. Kaçıncı sınıfta olduğunuzun ise bir önemi yok.”

Twitter’da bilimin ulaşılamaz olmadığını göstermeye çalışıyorum

Jens Notroff
Kaynak; Jens Notroff Twitter hesabı.
  • Twitterda sıkça bilimsel içerikler yayınlıyorsunuz ve hayli takipçiniz de var. Twitter kullanma ve bilimsel paylaşımlar yapma sebebiniz nedir? Bilim hayatınızın parçası olduğu için ister istemez mi bu tür paylaşımlar yapıyorsunuz yoksa insanlara bilgi vermek gibi bir amaçla mı bunu yapıyorsunuz?

Her şeyden önce kişisel eğlencem Twitter. Çeşitli alanlar ve araştırmalar hakkında konuşmayı seviyorum ve paylaşmaktan zevk alıyorum. Ama aynı zamanda bilim insanları olarak bir şekilde halka araştırmalarımızı iletme konusunda sorumluluğumuzun olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle sosyal medyayı ve özellikle Twitter’ı bilim iletişiminde önemli ve güçlü bir silah olarak görüyorum. Tartışmak ve bilimin bir fildişi kulesinde olmadığını, toplumun kapsayıcı bir parçası olduğunu göstermek açısından.” 

  • Twitterda severek takip ettiğiniz bilimsel içerikli paylaşımlar yapan kişiler var mı?

Dürüst olmak gerekirse Twitter özellikle bilim ve arkeolojide oldukça iyi bir profesyonel ağ olabilir. Mesela araştırma haberleri için takip ettiğim birçok kurum var. Twitterda eğitim ve bilim haberleri için bu platformu kullanan gerçekten çok iyi çalışanlar var.”

  • Twitter’dan nasıl dönüşler alıyorsunuz? Mesajlar ve yorumlar.

Genellikle cevaplar, yorumlar, retweetler alıyorum. Mesaj değil.”

  • İlginç bir yorum veya DM anınız var mı? Size sorulan ilginç bir mesaj vb.

Evet. Bu arada sadece araştırma vb. paylaşmak için değil Twitter kullanımımız. Oldukça yararlı bir iletişim ağı haline geldi. Özellikle gazeteciler, kaynaklara daha kolay ulaşabiliyor. (Biz de bu şekilde iletişim kurduk).”

Twitter “bilim fenomenleri” – Fizik ve mühendislik