/

2019’un “En”leri – Türkiye’de yılın bilimsel / çevresel olayları ve gelişmeleri

29 dakikalık içerik

2019 yılının bilimsel ve çevresel gelişmelerine dair düzenlediğimiz “2019’un ‘En’leri” serimizde bu hafta, yılın Türkiye açısından bilimsel ve çevresel olayları ile gelişmelerini derledik. Yine, serimizin diğer haberlerinde olduğu gibi bir sınırlama koyarak 10 olayı / gelişmeyi yazdık.

2019 yılında 650’nin üzerinde haber yayımladık. 2019 yılının sonuna gelirken, Türkiye’de yılın bilimsel olaylarını ve gelişmelerini bir başlık altında topladık. Bilimsel olarak, Hacettepe Üniversitesi’nde Yapay Zeka Mühendisliği bölümünün açılması gibi gelişmeler yer alırken; çevresel olarak ise Çanakkale Kirazlı’daki tartışmalı altın arama çalışmalarından, öldürürülen nesli tehlike altındaki hayvanlara kadar birçok haber yer alıyor. Ayrıca tez savunmalarındaki ikram tartışması da bu yıl akademinin gündemine oturmuştu.

2019’un “En”leri haber serimizin üçüncüsü, “Türkiye’de 2019’un Bilimsel ve Çevresel Olayları ve Gelişmeleri”ni beraber okuyalım.

Çatalhöyük Bireyleri İle Avrupalılar Arasında Bağ Kuruldu

avrupalılar konyalı mı

Neolitik dönem yerleşim yeri olan Çatalhöyük, yerleşim yerinin büyüklüğü, dikkat çekici şekilde korunması, çok sayıda Neolitik sanat eserinin varlığı ve çok sayıdaki arkeolojik verilerin bulunması konusunda önemini göstermiştir.

Araştırma sonucunda çıkan veriler, Marmara Bölgesi’ndeki tarıma geçişin, Orta Anadolu’da doğan bir genişleme sonucu ortaya çıktığı fikrini desteklemekte. Genel olarak, Orta Anadolu’da tarım ve yerleşik hayatın, Levant ve kuzey Mezopotamya’daki Neolitik çekirdek bölgesinden açıkça ayırt edildiği düşünülüyor. Veriler, Orta Anadolu Neolitiklerinin, Yakın ve Orta Doğu Neolitik popülasyonlarının genomik çeşitliliğine girerken, her zaman Bereketli Hilal’deki gruplardan ayrı olduğunu göstermektedir. Bu, Orta Anadolu’daki Neolitik yaşam tarzını benimseme konusunda yerel nüfusun büyük bir katılımı olduğu fikrini destekliyor. Orta Anadolu’da tarıma, Levant’ten bağımsız olarak geçtiği düşünülüyor.

Ancak Türkiye medyasında bu çalışma, “Avrupalılar Konyalı mı?” başlıklı haberler ile yayımlandı.

Hacettepe’de Türkiye’nin İlk Yapay Zeka Mühendisliği Bölümü Açıldı

Hacettepe yapay zeka mühendisliği
Yapay Zeka Mühendisliği ve Bilgisayar Mühendisliği bölümlerinin ortak kullanacağı bilgisayar laboratuvarı. Foto; Hilal Bardakcı

Türkiye’nin ilk yapay zeka mühendisliği bölümü Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi bünyesinde kuruldu. Bölüm başkanı Prof. Dr. Ebru Akçapınar Sezer, Bilimma’ya yaptığı açıklamada, bölümü anlattı. Yapay zeka nedir, yapay zeka mühendisliği okumak isteyenleri neler bekliyor ve daha birçok sorunun cevabını Ebru Akçapınar Sezer verdi.

Ebru Sezer: “İyi yetiştirilmiş, toplumuna fayda sağlamaya çalışan, iddialı mühendislerin yetiştirilmesini amaçlıyoruz. ‘Yapay zeka mühendisliğinin iş garantisi olur mu’ şeklindeki soruya şöyle cevap verebilirim; Türkiye’nin IT (iletişim teknolojileri) sanayisinde bilgisayar mühendisliği bölümlerinden mezun çok kişi çalışıyor. Keza matematik de var, fizik de var istatistik de var. Bizim bütün mezunlarımız 1 ay içinde iş bulabiliyor. Eminim ki yapay zeka mühendisliğinden mezun olanlar da kolayca iş bulacaktır. Çünkü Türkiye IT sanayisinin bunu kaldırabilecek talebi var ortada.” demişti.

Tuzla Yangını Ve İzosiyanat Şüphesi

Tuzla’daki İstanbul Deri Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren, poliüretan kimyasalları üretimi yapan bir fabrikada, 18 Eylül Çarşamba günü saat 11.40 sularında yangın çıkmıştı. Vatandaşlar, kimya fabrikasından atmosfere yayılan kimyasalların tehlike oluşturmasından endişe ederken, yetkililer endişelenmeye gerek olmadığını söylemişti.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü, yangın hakkında açıklama yaparak, atmosfere yayılan kimyasalların tehlike oluşturmayacağını bildirdi. Ancak TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu, kimyasalların tehlike oluşturmasına yönelik iddialar üzerine bir basın açıklaması yayımladı. Kimyasal maddelerin tehlikesine vurgulan açıklamada, “Poliüretan üretiminde hammadde ve yardımcı madde olarak birçok tehlikeli kimyasal kullanılmaktadır. Bu kimyasal maddelerin yanma ürünleri de akut ve kronik etkilere sahip çeşitli buhar ve gaz ürünlerin, sis ve duman şeklinde salınımına (emisyonuna) neden olacağı bilinmektedir. Yangın sonucu atmosfere salınan bu ürünlerden en tehlikeli olanların başında Hidrojen Siyanür (HCN) gelmektedir. Ayrıca, kronik kanserojen etkiye sahip yanma ürünlerinin çıkması kaçınılmazdır.” denildi.

Türkiye Uzay Ajansı’nın A Kadrosu Belli Oldu

Türkiye Uzay Ajansı kadrosu belli oldu

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, resmi İnternet sitesinden yaptığı duyuru ile Türkiye Uzay Ajansı’nın A Takımını açıkladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 13 Aralık’ta kurulan uzay ajansının 7 üyeden oluşan yönetim kurulu, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından belirlendi. Havacılık ve Uzay Teknolojileri Genel Müdürü Serdar Hüseyin Yıldırım, ajansın yönetim kurulu başkanı oldu.

Yönetim kurulunda, İTÜ Uzay Mühendisliği bölümünün kurucularından Prof. Dr. Yurdanur Tulunay, TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi Müdürü Prof. Dr. Sacit Özdemir, TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Lokman Kuzu, NASA’nın Mars projesinde görev alan Dr. Ahmed Akgiray, STM Savunma Sistemleri A.Ş. Genel Müdürü Murat İkinci ile TÜRKSAT Genel Müdürü Cenk Şen yer aldı.

Tez Savunmalarındaki İkramlar Akademide Uzun Süre Tartışıldı

tez savunmaları ikramları

Tez yeterlilik sınavlarında ve benzeri birçok akademik sınavda öğrenciler, sınavda jüri olan hocalar için çeşitli yemek veya atıştırmalık tez ikramları hazırlıyor. 2019 yılında bu ikramlar sosyal medya ve birçok blogda eleştiri konusu oldu. Tartışmaların fitilini ateşleyen ise İstanbul Şehir Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Özel’in Twitter paylaşımı oldu. Özel, daha sonra gelen tepkiler üzerine sildiği tweetinde “Tez savunmalarının, doktora tez yeterliliklerinin güzel tarafı. İşin güzel yanı, el ürünü, evde yapılmış olması” sözleriyle savunmadaki ikram masasını paylaşmıştı (üstteki fotoğrafta).

Akademik sınavlarda öğrencilerin, hocaları için hazırladığı ikramlar okuldan okula, öğrencilere göre ve hocaların taleplerine göre farklılık gösteriyor. Kimileri sadece su, çay, kurabiye gibi daha basit yiyecek ve içecekleri hazırlarken, kimi öğrenciler -belki de hocaların isteği üzerine- dolma, börek, tatlı gibi daha kişisel emek harcıyor. Her halükarda öğrenciler, “Acaba hocalara ne ikram edersem memnun olurlar?” diye günlerce düşünüyor ve hatta internetten konu hakkında arama yapıp, bloglara yazarak tavsiye istiyorlar (Bir örnek için buraya tıklayınız).

Sosyal medyada konuya ilişkin yorum yapanların bir kısmı, özellikle tez savunmalarındaki bu tartışma yaratan olayın, ülkemize has bir durum olmadığını belirtiyor. Ancak genellikle aynı kullanıcılar yurtdışındaki ülkelerde ikramın, birkaç atıştırmalıktan öteye geçmediğini de söylüyor. Ama yurtdışındaki benzeri gelenek ise tez savunmasını geçen öğrencinin parti düzenlemesi olarak örnek gösteriliyor. Bilimma okurları için, akademik camiayı üçe bölen tez savunmalarındaki ikramlık yemek tartışmasını mercek altına almıştık.

Kirazlı Altın Arama Çalışmalarında Siyanür İddiası 

Kaz Dağları polemiği Kirazlı TEMA vakfı

Çanakkale ve Balıkesir sınırlarında yer alan Kaz Dağları yakınındaki Kirazlı Köyü’nde altın arama çalışmalarında siyanür kullanılıyor iddiası sosyal medyada binlerce kişinin tepkisine yol açtı. Sosyal medya tepkilerinin yanısıra yüzlerce doğa korumacı ve doğa sever bölgede “Su Nöbeti” eylemleri yapıyor.

Kirazlı Köyü’nde yürütülmesi planlanan altın çalışmaları öncesi binlerce ağaç kesildi. TEMA Vakfı, çalışmayı yürüten Kanada kökenli Alamos Gold ve Türkiye ortağı Doğu Biga‘nın Çevresel Etki Değerlendirme(ÇED) raporuna aykırı kesim yaptığını iddia etti. Vakıf, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan kesilen ağaç sayısının açıklanmasını ve ÇED raporuna aykırı hareket eden işletmenin faaliyetlerinin durdurulmasını istedi.

TEMA’nın iddialarının ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yazılı açıklama yaptı. Bakanlık, “Mevzuatta yapılan son değişiklikle madencilik faaliyeti için kesilen ağaç sayısı kadar farklı noktalara ağaç dikilmesi ve madencilik faaliyetinin sona ermesiyle aynı bölgenin yeniden ağaçlandırılarak eski haline getirilmesi şartı getirildi. Söz konusu maden faaliyetlerinde bulunan firma, mevzuat gereği 2 farklı noktada hatıra ormanı oluşturarak, 14 bin fidan dikimi gerçekleştirdi. İddialarda yer alan alanda kesilen ağaç sayısı ortaya atıldığı gibi 195 bin değil, 13 bin 400‘dür. Ayrıca, tüm maden faaliyetleri Bakanlığımız ve ilgili kurumlar tarafından periyodik olarak denetleniyor. Bu kapsamda Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü faaliyetleri yerinde incelemek üzere bir ekibi sahaya göndermiştir.” şeklinde açıklama yaptı.

Alternatif Tıp Tartışmaları – Geleneksel Tıp Bilimsel Mi?

alternatif tıp bilimsel mi
Foto; Milliyet

2019 yılında ülkemizdeki önemli bilimsel tartışmalardan biri de “alternatif tıp / geleneksel tıp” idi. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, alternatif tıp yöntemlerinde kullanılan bitkilerin faydaları ve zararlarını sıkça resmi İnternet sitesinde yazıyor. Özdoğan, yazılarında karahindiba ve tarçın gibi bitkilerin kanser tedavisindeki yanlış kullanımlarını; zerdeçalın kanser tedavisinde kullanılabileceğine yönelik iddiaları; idrar terapisi gibi birçok alternatif tıp yöntemleri olarak hastalara uygulanan yöntemlerin bilimsel kanıtlara dayanmadığını yazıyor. Bilimma olarak, Prof. Dr. Özdoğan’ın yazılarından bir derleme oluşturmuştuk.

Alternatif tıp tartışmaları sürerken, meme kanseri olan ve modern tıbbı reddederek alternatif tıbbı yönelen genç bir öğretmenin ölümü ise alternatif tıp yöntemlerinin bilim dışı uygulamalarını tekrar gündeme getirmişti.

Salda Gölü Millet Bahçesi Projesi Tepki Çekti

Salda Gölü ihalesi

Burdur’un Yeşilova ilçesi sınırlarında yer alan “Türkiye’nin Maldivleri” Salda Gölü’ne Millet Bahçesi yapılması için ihaleye açıldı. Sivil toplum kuruluşları, belediyeler, siyasetçiler ve binlerce vatandaş sosyal medyada #SaldaGölüneDokunma etiketini açarak, çalışmalara tepki gösterdi.

Söyleşi yaptığımız göl uzmanı Yrd. Doç. Dr. Erol Kesici, Salda Gölü ve çevresinde yaklaşık 30 yıldır çalışmalar yapıyor. Erol Kesici, “İhalenin ayrıntılarında bir madde vardı. Çok tehlikeli bir madde. Orayı soğutacak ve ısıtacak klimalardan bahsediliyor ama orası yayladır kışın mevsimi içinse, bu güçteki klimaların yaydığı ısı ve atıklar oranın mikro klimasında olumsuzluklara neden olacaktır. ‘Çivi çakılmayacak’ diyerek başlayan inşaatlarda 4 metreyi aşan subasmanlarının atılmak istenmesi ve asansörden bahsedilmesi buranın sadece WC – Cafe vb. ‘masum yapılarla’ donatılayacağının göstergesidir.” dedi.

Akdeniz Yangınlarının Ardından Başlayan Ağaçlandırma Önerileri Doğru Mu?

Orman yangınları sonrası ormanlaştırma
Foto; AA

2019 yazında da Akdeniz başta olmak üzere birçok bölgede orman yangınları çıktı. Orman yangınlarının ardından (Özellikle Göcek yangını sonrası) birçok vatandaş sosyal medyada kampanya başlatarak, bölgenin bir an önce ağaçlandırılmasını ve böylece imara açılmasının engellenmesini istedi. Ancak ağaçlandırma önerilerine konunun uzmanları farklı bakıyor.

Yangın ekoloğu İsmail Bekar (ETH Zürich’te doktora yapıyor) ve İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Doğanay Tolunay ile ayrı ayrı söyleşiler yaparak, yangınları konuştuk. Ayrıca, Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Ekoloji Anabilim Dalı’ndan yangın ekoloğu Doç. Dr. Çağatay Tavşanoğlu ile de henüz yangınlar başlamadan önce (Mayıs ayında) bir söyleşi yapmıştık.

Prof. Dr. Tolunay, yangınların çıkış nedeni ve yangın sonrası izlenecek politikaların bölgeden bölgeye farklılık göstermesi gerektiğini vurgulayarak, “Ege ve Akdeniz bölgelerimiz de orman yangınlarının daha fazla olmasının temel nedeni iklim. Çünkü bu bölgelerimizde ilkokuldan itibaren öğrendiğimiz ‘yazları kurak ve sıcak’ bir Akdeniz iklimi hâkimdir.” demişti. Bekar ise, “Orman yangınları sonrasında ilk akla gelen tepki bölgede hemen ağaçlandırma yapılması ve oranın tekrar ormanlaştırılması oluyor. Ancak bilmediğimiz şey bu ekosistemlerin kendi hallerine bırakıldıklarında ve yeterli zaman verildiğinde eski hallerine dönme kapasitesine zaten sahip oldukları.” şeklinde açıklama yapmıştı.

Türkiye’de Görülen ve Öldürülen Nesli Tehlike Altındaki Hayvanlar

Alanya caretta caretta yuvaları su altında kaldı
Onlarca Caretta caretta yuvası, bir akaryakıt şirketinin çalışması yüzüne sular altında kaldı. Yuvalardaki yavrular öldü.

2019 yılında ülkemizde ilk kez görüntülenen hayvan da oldu, ne yazık ki öldürülen de.

  • Tunceli’de leopara benzeyen bir hayvan görüntülendi. Günlerce gündemi meşgul eden olayın aslını, kedigil uzmanı Deniz Mengüllüoğlu anlattı. Mengüllüoğlu, hayvanın leopar olduğu fikrini benimsemiyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün de kendisiyle bu konuda iletişime geçtiğini belirten Mengüllüoğlu, iddialara yönelik Bilimma’ya özel açıklama yapmıştı: “Bu görüntü 2 gün önce bakanlık tarafından bana da yollandı ancak hayvanın vücut yapısı (bacakların inceliği, kuyruğunun leopar kuyruğuna göre kısa oluşu, hayvanın hareketleri vb.) leopara uymuyor. Erişkin bir leopar kuyruk uzunluğuyla birlikte 2-2.5 metre genç bir leopar ise 1.5-2 metre uzunluğundadır, bu rahatlıkta hareket eden bir leopar ağırlığını çok iyi belli eder. Hayvan meşe yaprakları arasından süzülüp iniyor ve boyut karşılaştırması kesinlikle leopara uymuyor. Uzmanlar doğruladı diye haber yapılmış ancak Türkiye’de kedigillere uzmanlaşmış insan sayısı çok az. Doğrulayanlar kim ise yanıldıklarını düşünüyorum. Bana kalırsa yabanileşmiş bir evcil kedi, kuyruk biraz daha kısa olsa bu birey için en fazla saz kedisi diyebilirdik.” (Haberin bağlantısı).
  • İki çizgili sırtlan öldü. Bunlardan ilki Nisan ayında Adıyaman’da gerçekleşti. Olayda 5 kişi, çizgili sırtlanı çoban köpeklerine boğdurtarak öldürdü. 5 kişiye toplamda, 25bin 21 TL para cezası verildi. Şahısların, olay anının video görüntüsünü çekerek sosyal medyada paylaşmasıyla olay patlak vermişti (Haberin bağlantısı). İkinci olay ise, Eylül ayında yaşandı. Gaziantep–Nurdağı karayolu üzerinde bulunan Kömürler Mahallesi’nde yol kenarında çizgili sırtlan ölüsü bulundu. Hayvanı gören vatandaşlar, Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü’ne haber verdi. Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü’nden bölgeye gelen ekip, incelemenin ardından çizgili sırtlanı toprağa gömdü (haberin bağlantısı). Çizgili sırtlanın neslinin tükenmekte olduğunu belirtelim.
  • Trabzon Tonya’da bir vaşak silahla öldürülmüş olarak bulundu. Vaşağın da nesli tükenme tehlikesi altında bulunuyor (Haberin bağlantısı). Bayburt’ta bir vaşak ise bitkin halde bulundu. Çobanlar tarafından bitkin bir haldeyken bulunan vaşak, Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Müdürlüğü’ne teslim edildi. Vaşağın, tedavisinin ardından doğaya bırakılacağı açıklanmıştı (haberin bağlantısı).
  • Bir oklu kirpi öldürüldü. Şanlıurfa’nın Siverek ilçesine bağlı Aşağıkaracaören Mahallesi’nde yaşayan 3 kişi, pitbull cinsi köpeklerini kullanarak bir oklu kirpiyi yuvadan çıkardı. Şahıslar, oklu kirpiyi, sopa ve kesici aletlerle vahşice öldürdü. Aynı şahıslar o anların video görüntüsünü de çekerek sosyal medyada yayınladı. Soruşturma neticesinde tespit edilen 3 kişi tutuklandı. Oklu kirpinin de nesli tükenme tehlikesinde (haberin bağlantısı).
  • Türkiye’de ilk kez rakun köpeği görüldü. Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü ile Iğdır Üniversitesi’nin ortak çalışmasında, Sarıkamış Allahuekber Dağları’na kurulan fotokapan kameralar, Doğu Sibirya, Kuzey Çin, Kuzey Vietnam, Kore ve Japonya’ya özgü bir hayvan olan rakun köpeğini görüntüledi (haberin bağlantısı).
  • Birçok Caretta caretta öldürüldü. Antalya’nın bazı sahilleri nesli tükenme tehlikesinde olan Caretta carettaların yuvalama alanlarından. Yaz aylarında üst üste Caretta carettaların öldürüldüğü haberlerini aldık. Temmuz ayında Alanya’da bir akaryakıt şirketinin boru hattı için dere yatağına müdahale etmesi sonucu suyun akış yönü değişti ve yuvaları suyun altında kalan onlarca Caretta caretta yavrusu öldü. Yavruların yanısıra çok sayıda Caretta caretta yumurtası da öldü (haberin bağlantısı). Haziran ayında Caretta caretta yuvalama alanlarının Akdeniz’deki en büyüğü olan Belek’te, iş makineleriyle alan tarla gibi sürüldü ve 100 yuva yok edildi (haberin bağlantısı). Yine Haziran ayında ve yine Belek’te iki ayrı olayda Caretta carettalar öldürüldü. Bir hafta arayla olan olayların ilkinde tüfekle vurularak öldürülen Caretta caretta bulunmuştu, ikincisindeyse bıçakla öldürülmüş bir Caretta caretta bulundu (haberin bağlantısı).