Sıvı hâl ve suyla ilgili bildiğinizi düşündüğünüz hey şeyi unutun..!
Su, Dünya üzerindeki en temel moleküllerden biridir. Temel olarak bir sıvı hal durumunda bulunduğunu düşündüğümüz suyun aslında öyle olmayabileceği ortaya çıkarıldı. Bilim insanları, maddenin gerçekte ne denli tuhaf olabileceğini daha henüz kavramaya başlıyorlar.
Bahsedeceğimiz olay şu ki: Araştırmacılar, suyun yapı ve yoğunluk bakımından büyük farklılıklar gösteren bir sıvı fazında değil, “iki farklı” sıvı fazda var olduğunu keşfettiler.

İki Sıvı Hâl
- Suyun, buz kristalleşmesinin yavaş olduğu düşük sıcaklıklarda iki farklı sıvı olarak var olabileceği sonucuna ulaşıldı. Yani, sıvı suyun yüksek ve düşük yoğunluklu formlar arasında dalgalandığı gözlemlendi. Kullanılan iki farklı X-ray cihazları, her iki formun da gerçekten sıvı fazlar olduğunu doğruladı.
Araştırmacılardan Fivos Perakis; “Özellikle düşük sıcaklığa sahip olan numunenin iki sıvı hal arasında dönüşümünü izleyebiliyoruz ve sıvılar için tipik olan difüzyonun olduğunu görüyoruz” diyor.
Suyun kendisini diğer sıvılardan ayıran eşsiz birçok garip özelliği göz önüne alındığında, böylesi garip özelliklere sahip olması esasında şaşırtıcı değil.
- Görünüşe göre, oda sıcaklığındaki su, yüksek veya düşük sıcaklıktaki iki formundan hangisinde bulunması gerektiğine karar veremiyor ve bu iki faz arasında bir dalgalanma yaşıyor. Yani, suyun çok karmaşık bir sıvı olmadığını, esasında iki sıvı hal arasında karmaşık ilişkiler yaşayan basit bir sıvı olduğunu söyleyebiliriz.
Peki, bu bize ne sağlar?
Suyun farklı sıcaklıklarda ve farklı basınçtaki davranışlarını anlamak, araştırmacıların pratikte suyu daha iyi arıtma ve tuzdan arındırma süreçlerini geliştirmelerinde yardımcı olabilir.
Bununla birlikte daha büyük ölçekte, suyun yaşam için gerekli olan tuzlar ve biyomoleküllerden nasıl etkilendiğini görmemize yardımcı olabilir.
Suyun daha da tuhaflaşan bu özellikleri, suyu, yaşamın ön koşulu haline getiriyor. Aynı koşulların dış gezegenlerde de geçerli olduğu varsayıldığında; bu durum, Dünya’nın ötesinde suyun yerini ve potansiyel yaşamı tespit etmemize yardımcı olabilir.