/

Soner Yalçın’ın Kara Kutu’suna gelen eleştiriler

23 dakikalık içerik

Soner Yalçın’ın Kara Kutu-Yüzleşme Vakti isimli yeni kitabı bilim camiası tarafından tepkiyle karşılanıyor.

Gazeteci Soner Yalçın, Kara Kutu-Yüzleşme Vakti isimli kitabında birçok hastalığın kapitalizm dayatması olduğunu ileri sürerek, aşılara ve ilaçlara karşı bir tutum sergiledi. “Modern tıp sistemi çöküyor, yeni bir yol bulmalıyız” şeklinde düşüncelerini ifade eden Yalçın, aşıların otizme neden olduğunu (ilişkisi bulunamadı) ileri sürüyor. Sağlık Bakanlığı, Otizm ile ilgili yazısında, aşıların Otizm’e neden olduğuna yönelik kanıtların olmadığını ifade ediyor. Yalçın, küresel ilaç sektörünü eleştirirken, modern tıp yöntemlerini de tek tıp anlayışı olarak gösteriyor.

Kara Kutu, kitabında Yalçın’ın iddialarını ve iddiaların doğrusunu ilerleyen günlerde kitabı okuyarak yazacağız. Ancak şu an tıp ve bilim camiasından gelen tepkileri derledik;

Bilim yazarı Ender Helvacıoğlu‘nun sözleri; “Soner Yalçın çok yanlış bir iş yapıyor. Anti-emperyalizm ve anti-kapitalizm ile bilim düşmanlığı arasındaki sınırı bulanıklaştırıyor. Yalçın, bir tıp insanı değil. Aşılar konusunda teknik bilgiye de tarihsel bilgiye de vakıf olduğunu sanmıyorum. İlaç endüstrisindeki kapitalist mekanizmayı namuslu her biliminsanı ve aydın eleştirmelidir. Ama bunu aşılar konusunda (otizm imalarıyla) kuşku yaratmaya kadar götürürseniz anti-kapitalizm değil, açıkça bilim ve toplum düşmanlığı yapmış olursunuz. Bilim ve Gelecek’te 6 aydır Mikrop Avcıları diye bir dizi yayımlıyoruz; herkes diziyi okusun. Son yüzyıllarda mikropların ve aşıların kâşifleri kadar insanlığa hizmet etmiş kişi az bulunur. Kahramandır bunlar. Milyonlarca insanın hayatını kurtardılar, kurtarmaya devam ediyorlar. Aşılar konusunda kuşku uyandırmak toplumsal bir suçtur. Kimse anti-emperyalizm kisvesi altında insanları yanıltmasın. Bunu, çıkardığımız yayın organlarında ilaç kapitalizmini ve tekelleri eleştiren çok sayıda dosya yapmış bir ekibin parçası olarak söylüyorum.”

Türkiye Eczacılar Birliği, Yalçın’ı eleştirdi; “Aşılar konusunda kuşku uyandırmak toplumsal bir suçtur. Kimse anti-emperyalizm kisvesi altında insanları yanıltmasın. Bunu, çıkardığımız yayın organlarında ilaç kapitalizmini ve tekelleri eleştiren çok sayıda dosya yapmış bir ekibin parçası olarak söylüyorum. Sağlığın tesisinde vazgeçilmez bir yere sahip olan, milyonlarca insanın hayatını kurtaran, bilimsel yetkinliğe sahip hekimlerce reçete edilen ve bilimsel yetkinliğe sahip eczacılar tarafından sunulan ruhsatlı ilaçların; bilimsel gerçeklikten uzak, toplumu yanıltarak insan sağlığını tehdit eden söylemler kabul edilemez. Toplumumuzun sağlık okuryazarlığının yeterli seviyede olmadığı da göz önüne alındığında sağlık ve ilaç alanı ile ilgili topluma yönelik açıklamaların bilimsel temelli, tutarlı ve kanıta dayalı olması zorunluluktur. Türk Eczacıları Birliği olarak iyi biliyoruz ki insan sağlığı ile ilgili yapılacak tartışmalar ancak etik zeminde, bilimin ışığında, akademisyen ve bilim insanlarının öncülüğünde yürütüldüğünde topluma bir yarar sağlar. Kanıta dayalı sağlık uygulamalarına karşı güvensizlik yaratan bu tür ifade ve iddialar ile aslında bilimin itibarı ve saygınlığı zedelenmektedir. Öte yandan bu tür yaklaşımlar, sağlık profesyonellerinin saygınlığını azaltmaktadır. İnsan ömrünün ortalama 40-45 yıldan 70’li yıllara çıkması, kısa sürede milyonlarca kişinin ölümüne neden olan salgın hastalıkların kökünün kazınması, çocuk ölümlerinin en aza indirilmesi ve geçtiğimiz yüzyılın kâbusu olan tüberkülozun tedavi edilmesi gibi başarılar hurafelerle değil bilimin ışığında gelişen kanıta dayalı modern tıp sayesinde gerçekleşmiştir. Bugün tedavisinde zorluk yaşanan hastalıkların önlenmesi ve tedavisi de bilimdışı yol ve yöntemlerle değil yine bilimin ışığında bilimsel çalışmalarla sağlanacaktır. Halk sağlığının korunması adına gazetecileri, akademisyenleri, hukukçuları, sağlık profesyonellerini ve sivil toplum örgütlerini aklın ve bilimin ışığında birlik olmaya davet ediyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

Pediatrist Doktor Mehmet Akif Kaya, Soner Yalçın’a cevabını bu şekilde iletti;

Yalçın Saklı Seçilmişler’de intihal yaptı

Yazar, çevirmen Ayşe Bereket, Soner Yalçın’ın Saklı Seçilmişler kitabında intihal yaptığını söyledi.

Ayşe Bereket’in cümleleri ve Soner Yalçın’ın cümleleri. Kaynak; Ayşe Bereket Twitter hesabı

Gazeteci, doktor İbrahim Ersoy, aşı karşıtı söylemlere ilişkin bir tweet attı. Ersoy, “Komplocular şunu da araştırsın; Aşı karşıtlığı halkın bir kampanyası değil, bir avuç insanın yürüttüğü bir kampanya. Aşağıdaki araştırmada Facebook’taki aşı karşıtı reklamların yüzde 54’ünün iki kuruluş tarafından fonlandığı tespit edilmiş.” şeklinde konuştu.

Dr. Özlem Kayım Yıldız da Yalçın’ı eleştiriyor;

Kerem Kaynar, tweetinde Yalçın’ın iddialarına karşın dünya nüfusunun artmasını örnek gösterdi;

https://twitter.com/derkenar/status/1196856061120172032

Psikolog Doğan Kökdemir ve Profesör Dr. Özlem Kayım Yıldız, Soner Yalçın’ın Facebook üzerinden kitabına reklam vermeye çalışmasını eleştirdi;

Yalçın’a karşın araştırmalar en çok ilaç tüketenlerin yoksullar olmadığını gösteriyor

Soner Yalçın, Hürriyet Gazetesi‘nden İpek İzci’ye konuşarak, doktorların kitabı okuyup öyle yorum yapmasını söyledi. 

OdaTv‘ye verdiği röportajda, Saklı Seçilmişler kitabından konu açılıyor ve Yalçın, “Dikkat et yoksullar neden daha çok ilaç kullanıyor? Dünya nüfusunu azaltmaya yoksullardan başladılar. Konu konuyu doğuruyor; küresel ilaç şirketleri yoksullardan ilaç parası alamayacaklarını bildiklerinden, dünyanın dört yanında ‘yeşil kart’ uygulaması başlatıp devleti söğüşlüyor! AKP iktidarı da bununla övünüyor…” diyor. Burada Yalçın, “yoksullar” diyerek bir ülkedeki yoksulları mı kastediyor, tam anlaşılmıyor ancak OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) raporlarına göre en çok reçeteli ilaç kullanan ülke ABD ve listenin üst sıralarındaki ülkeler genellikle üst – alt orta seviye ülkeler ve gelişmiş ülkeler. Afrika, Hindistan, Pakistan, Afganistan gibi yoksul ülkeler ilaç kullanımında çok daha alt sıralarda yer alıyor. 

Kişi başına ilaç harcamaları tablosu;

Prescibed medicines = reçeteli ilaçlar.
Over the counter medicines = Reçetesiz satılan ilaçlar
Total = toplam

ABD’de aşı karşıtları kızamık salgınına neden olmuştu

Geçtiğimiz aylarda ABD’de aşılanmayı reddeden Yahudi aileler, kızamık salgınına neden olmuştu (Amerika’nın Sesi’nin haberi) Soner Yalçın, “aşı karşıtı değilim ama taraftarı da değilim” diyor fakat aşılara karşı eleştirel yaklaşarak, vatandaşların bilinçsizce yönlendirilmesine sebep olabilir. Bunlar halk sağlığını tehdit edebilecek iddialar. Çünkü, aşı, “alkol, sigara kullanıyorum” ya da “kanser oldum, tedaviyi reddediyorum” ile aynı şey değil. Aşılar, “halk sağlığı” açısından büyük önem taşıyor. Aşılanmayan bir çocuk, diğer çocuklara (aşılanmış olsa dahi) hastalıklar bulaştırabiliyor. Yani aşı, bireysel değildir.

ABD’deki kızamık salgınına ilişkin haberimiz;

Tıp Kurumu Genel Sekreteri Dr. Ali Rıza Üçer de Soner Yalçın’a sert tepki gösterdi. Üçer, mail yoluyla attığı bir yazıda, aşılanmadan hastalıklara kadar Yalçın’ın verileri çarpıttığını ve sorularına yanıt vermekten kaçtığını söylüyor. Dr. Ali Rıza Üçer’in Habertürk Tv’de Fatih Altaylı’nın Soner Yalçın’ı konuk etmesinden sonra Altaylı’ya gönderdiği yazısı;

Bu tür kitaplar aşı otizme neden oluyor gibi fikirleri canlandırıyor

“Fatih Bey,

Dün gece Teke Tek programında Soner Yalçın’ın ‘Kara Kutu’ kitabıyla ilgili tartışmayı dikkatle izledik. Soner Yalçın sansasyonel iddialarda bulunuyor, öne sürdüklerinin yanlış olduğu görülünce de öfkeli tepkiler göstererek yan çiziyor. Çin’de 0-5 yaş arası aşı programını bir hekimin yollaması üzerine ‘Mao zamanında doğru yoldalardı, şimdi bu yolu bıraktılarsa onu bilemem, ben Çin’i bilemem kardeşim’ diyerek işin içinden çıkıveriyor. Yalçın’ın özellikle aşı ve ilaçlarla ilgili söylediklerinin iler tutar tarafı yok, 10 doğrunun arasna 20 yanlış karıştırarak bulamaç yapıyor. Bu konuda 2010 yılı başında ‘Tıp Bu Değil’ kolektif kitap serisiyle kamuoyunu  uyarmış ve kartel tıbbının tehlikeli yönelimini göstermiştik. Ancak modern tıbbın külliyen reddi ve alternatif/geleneksel/tamamlayıcı tıbbın, homeopatinin sanki sağlık sorunda her derde deva olma potansiyeli taşıdığını, Rockefeller’in modern tıbbı öne sürerek geleneksel tıbbı boğduğunu iddia etmek kitap satışının yüz  binleri bulması açısından sansasyon yaratabilir ama dayanaksızdır. Soner Yalçın aşı kartelinin dayatmasıyla ülkemizde de çocuklara zorla aşı yaptırıldığını ileri sürüyordu. Dün geceki programda bir Sağlık Bakanlığı yetkilisinin çocuğuna aşı yapılmasını reddeden ebeveynlerin aşı reddi formu doldurarak aşı yaptırmadıklarını hatırlatması yerinde oldu. Yani Soner Yalçın bu konuda da desteksiz atıyordu. Zorunlu aşıyla ilgili  Anayasa Mahkemesinin de aşı yaptırmayı reddeden ailelere aşı reddini sağlayan talihsiz bir kararı vardır. Toplusal  bağışıklamayı keyfe keder yapamazsınız. Zira toplumu belirli bir oranda aşılayamazsanız tüm toplum tehlike altına girer. Aşı otizm yapıyor zırvalarıyla aileleri korkutarak ciddi toplum sağlığı sorunlarına yol açarsınız. Risk iletişimi çok temel bir konudur. Ülkemizde Ali Esat Karakaya gibi dünya çapında tanınan, saygın, çok yetkin toksikologlardan da  görüş alabilirsiniz bu konuda. Özellikle kimi cemaat ve tarikatların dinsel inanç alanını sömürerek aşı karşıtlığına soyunması ciddi sorunlara yol açmaktadır. Soner Yalçın gibi yazarlar bunların da değirmenine su taşıyor başka bir cepheden. Bu yıl içinde ABD’de  Yahudi nüfusun yaşadığı Williamsburg mahallesinde aşı reddi nedeniyle ortaya çıkan kızamık salgını  New York’u tehdit eder hale geldi mesela. İşin şakası yok ne yazık ki. 

Soner Yalçın Almanya’yı da örnek gösteriyor, sadece Kızamık aşısı zorunlu hale geldi, o da tartışılıyor muhtemelen geri alınacak diyor. Aşıların zorunlu olup olmamasına karar vermek ilgili ülkenin/toplumun sosyokültürel-sosyoekonomik düzeyi ile yakından ilişkilidir. Toplumsal bilinç düzeyi yüksekse zorunlu olmadan da çok yüksek oranlarda bağışıklama sağlarsınız Almanya, Fransa örneğinde olduğu gibi. Buna Rağmen Almanya ve Fransa bazı aşıları zorunlu aşı kapsamına alıyor tehlike ortaya çıkınca. Bize gelince ortalama eğitim süresi 8 yıl, sosyokültürel ve sosyoekonomik yapımız bu ülkelerin oldukça gerisinde, dahası 4 milyon Suriye’li olmak üzere 7 milyon civarında kontrolsüz göç akını nedeniyle her an bir salgın hastalık tehlikesiyle karşı karşıyayız. Soner Yalçın Almanya’da kamuoyu araştırmalarında toplumun % 82’si çocuğuna aşı yaptırmıyor diyor, gözümüzün içine baka baka gerçekleri çarpıtıyor, yalan söylüyor. Zira 2018 yılında Almanya’da çocukluk çağı temel aşılarının toplumdaki uygulanma oranları ortada. Neredeyse yüzde yüze yakın bir bağışıklama söz konusu. Difteri, Boğmaca, Tetanoz, Kızamık, Kızamıkçık, Çocuk Felçi, Hepatit B, Hemofilus İnfluenza Tip b, başta olmak üzere çocukların bağışıklanma oranı % 90’ın üzerinde, yüzde yüze yakın oranlarda. (Bağlantı)

Yalçın karşıt görüşlü doktorlarla yüzleşmiyor

Herhangi bir bağışıklama düşüşü ve salgın hastalık riski ortaya çıktığında ilgili aşılar ABD, Almanya ve Fransa örneklerinde olduğu gibi zorunlu aşı kapsamına alınmaktadır. Sözünü ettiğimiz aşılar temel aşılardır ve Yalçın’ın iddia ettiği gibi Rockefellerlerin, aşı kartellerinin buradan yüklü paralar kazanması söz konusu değildir. Burada asıl tartışılması gereken konu erken cumhuriyet döneminde kendi aşılarımızı kendimiz yaparken şimdi neredeyse tümüyle ilaç ve aşı konusunda dışa bağımlı hale gelmemizdir. Çin, Güney Kore, Brezilya, Küba, Hindistan gibi ülkelerin ilaç ve aşı üretiminde ulaştığı noktaya neden gelemediğimiz, aşı, ilaç gibi stratejik ürünlerde nasıl tümüyle dışa bağımlı hale geldiğimiz sorgulanmalı ve acilen üretim için gerekli önlemler alınmalıdır. 

Soner Yalçın gerek 2 yıl önce Saklı Seçilmişler kitabıyla ilgili eleştirilerimize gerekse Kara Kutu kitabıyla ilgili eleştirilerimize yanıt vermekten ısrarla kaçınmaktadır. Kendisini üst bir mertebeye çıkartarak bir yandan doktorlar kendi aralarında tartışsın, onlara ufuk açıyorum derken, bir yandan da Canan Karatay olursa tartışırım demektedir. Şıracının şahidi bozacı misali Karatay’la düet yaparım ama karşı görüşten uzmanlarla asla yan yana gelmem demektedir. Bu gülünç bir tavırdır. Kendisine hodri meydan diyoruz, nerede isterse yüz yüze tartışırız.