/

Ocak’tan Bugüne Koronavirüs Belası

11 dakikalık içerik

41 vakadan bugüne 

İki aydan uzun süredir günlük olarak koronavirüs salgınını takip ediyorum. Bu yeni koronavirüs salgınıyla ilgilenmeye ilk kez virüs genomu sekanslandığı zaman başladım. Ondan önce de Çin’den gelen “yeni hastalık” haberlerini okumuştum. İlk olarak bu aşağıdaki yazıyı 13 Ocak’ta yazdığımda tespit edilmiş 41 vaka vardı. Ancak sonradan anlaşıldıki çok daha fazla tespit edilememiş vaka bulunuyordu. Yalnız bu 13 Ocak haberinin ana noktası, çok hızlı çalışan bilim topluluğuydu. Çin’deki araştırmacılar çok hızlı bir şekilde yeni virüsün genomunu sekansladılar ve tüm dünyadaki bilim insanlarıyla paylaştılar. O günden bugüne kadar onlarca virüsün genomu sekanslandı. Şu anda 955 tane farklı kişilerden alınmış örnek virüs sekanslandı. (Nextstrain).

Bu ilk haberden sonra 9 gün boyunca koronavirüsle ve salgınla ilgilenmedim. Çünkü Dünya Sağlık Örgütü, “yeni vaka” görülmediğini bildirmişti! Halbuki yanılmışlardı.

Tabi 9 gün sonra Wuhan’da durum ciddileşmeye başlamıştı. Ben de ikinci haberi yazdım.

Wuhan karantinaya alındı. Büyük bir çılgınlık yaşanmaya başladı 22 Ocaktan sonra. 23 Ocak’ta çok ilginç paylaşımlar internette yerini buldu. Sadece bu paylaşımlar değil, komplo teorileri de ışık hızında dünyaya yayıldı! Bu görüntüleri derlediğim, koronavirüsle ilgili 3. haberi yazdım.

28 Ocak’ta ise 4529 doğrulanmış vaka kaydedildi. Ölüm sayısı ise 100’ü geçmişti. 28 Ocak’ta salgınla ilgili güncel bilgileri ve bilgi kaynaklarını içeren 4. haberi yazdım. Bugünden sonra bir iki gün atlamam dışında bir aya yakın her gün koronavirüs salgınıyla ilgili güncel bilgileri, vaka sayılarını içeren tabloyla birlikte bilimsel bir perspektifle bir araya getirip yazdım. Her habere varsa yeni haber kaynaklarını ve Sağlık Bakanlığı’nın uyarılarını ekledim.

30 Ocak tarihine geldiğimizde ise durum oldukça sıkıntılı bir hal almaya başlamıştı. 12 Ocak’ta, artık Wuhan’da vaka görülmediğini söyleyen Dünya Sağlık Örgütü, Küresel Halk Sağlığı Acil Durumu ilan etmişti. 12 Ocakta DSÖ’nün hatalı karar aldığını söyleyen uzmanlar eminimki haklı olduklarına hiç sevinmemişlerdir. Çünkü işlerin daha da ciddileşeceğinin resmiydi bu durum.

Wuhan ve Çin’in pek çok bölgesi karantina altındaydı ve sokaklar boştu. İnsanlar gerçekten çaresizlerdi. Dünyanın diğer yanındaki insanlar ise, hastalığın Çin’den çıkmaması için dua ediyorlardı. Tabi bu sırada Çin’de ve Wuhan’da pek çok yabancı ülke vatandaşı da karantina altında kalmıştı. Ülkeler kendi vatandaşlarını almak üzere yola çıktılar. Türkiye’de bir uçakla Wuhan’daki Türkiye vatandaşlarının yanı sıra, Azerbaycan ve Gürcistan vatandaşlarını başarılı bir operasyonla alıp Türkiye’ye getirdi.

Wuhan merkezde olmak üzere Çin ve çevre ülkelerde yoğun bir şekilde koronavirüsle ilgili sorunlar artarak devam ediyordu. Bu sırada bilim insanları eldeki tüm verileri farklı farklı araçlarla analiz edip bu yeni virüsü anlamaya, anlamlandırmaya çalışıyorlardı. Ancak bazı araştırmacılar ise, ellerindeki araçları bilimsel yöntemlerin dışında kullanıp, olmayacak çıkarımlar elde etmek için resmen manipüle ediyorlardı. Bunlardan biri de bu yeni virüsün, HIV virüsünden “biyo-silah” olarak “unnaturally” geliştirildiğini iddia eden bir pre-printti. Bu pre-printi okuduğumda saçmalık olduğunu çok rahat gördüm. Ancak bilim kollektif bilgi gerektirdiği için diğer bilim insanlarının yorumlarını bulup araştırdım. Yetmedi, konuda uzmanlığına güvendiğim bir arkadaşımla da röportaj yaptım ve bunu haberleştirdim.

Bu süreç içinde, ülkelere göre vaka sayılarını içeren tablomu güncelliyor, her gün önemli gelişmeleri günlük rapor olarak haberleştirmeye devam ediyordum. Ayrıca her yeni bulduğum güncel kayanağı da eklemeyi ihmal etmiyordum.

Ancak her gün yeni bir vaka sayısı içeren tablo oluşturmak benim için verimli değildi. Ayrıca tablom güncel de olmuyordu. Bununla ilgili bir çözüm bulmalıydım. 9 Şubat’ta Google Data Studio’yu kullanarak, Google Sheetlerde tuttuğum veriyi bir panele yansıttım.

9 Şubattan bu yana bu panelimi elimden geldiğince iyileştirmeye çalıştım. İlk başlarda bu panel sadece, soldaki liste, sağdaki harita ve kaynakçadan ibaretti. Ancak gün geçtikçe vaka görülen ülke artmaya başladı. Panel boyuna uzuyordu. Bununla birlikte tablodan her veriyi okumak da çok verimli değildi. Bu panele önce tek grafik ekledim ve hem ölüm hem de iyileşenleri bu grafikte gösterdim. Daha sonra ise bu iki grafiği birbirinden ayırdım çünkü sayıların arasındaki fark çok artmıştı. En son ise toplam vaka sayılarını gösteren mor, kırmızı ve yeşil kartları ekledim.

Şubat ayının ilerleyen günlerinde koronavirüs, önce İran’da hızl ıbir şekilde kendisini göstermeye başladı. Sonra’da İtalya’da hiç beklenmeyen bir şekilde ve hazırlıksız bir durumda Avrupa’yı yakaladı.

Dünya’da virüs hızla yayılırken Türkiye’de de önlemler alınmaya devam etti. Bu süreçte Türkiye’de hiç vaka kaydedilmedi. Şüpheli vakalara ise izolasyon çadırlı sedyelerle, karantinaya alınmış acil birimleriyle müdehale edildi. Ancak bu tedbir uygulamaları halkta sanki hasta varmış da saklanıyormuş gibi bir hissiyat uyandırdı. Halbuki sınır kapılarında sahra hastaneleri kurulmuştu, pek çok yolcu Türkiye’ye alınmıyordu. Ayrıca bununla birlikte Güney Kore’de ilginç gelişmeler yaşanıyordu. Hasta bir dini lider, bir ayine katılmıştı ve bu ayinde 100’lerce kişiye hastalığı bulaştırmıştı.

Bunlar yaşanırken ben okula maske takarak gidip geliyordum. Ellerimi deli gibi yıkıyor, mümkün mertebe insanlardan uzakta duruyordum. Aslında bunun sebebi şubat ayının ilk günlerinde yaşadığım bir olaydı. Dolmuşa binmiş okula gidiyordum, okullar yeni açılmıştı ve pek çok farklı milletten insan okula geliyordu. Dolmuşta bir öğrenci maske takmıştı. Ben de içimden keşke taksaymışım diye düşünürken hasta olduğu belli olan bir öğrenci yere düştü. Ben o an biraz korktum. Çünkü tam da o günlerde Wuhan’da düşen insan videoları yayınlanmıştı. Dolmuştan inince koşa koşa lavabo buldum, deli gibi elimi yüzümü, burnumu sabunlaya sabunlaya yıkadım. Bunun yetmeyeceğini düşünüp şansıma açan güneşe oturdum. Maksat az da olsa Güneş’ten gelen UV ile kendimi sterilize etmekti. Şimdi bakıyorum tabi biraz saçma bir hareket yapmışım. Ama güneşlenip, D vitamini sentezdiğimi de hesaba katarsak o kadar da faydasız değildi. Güneş iyidir 🙂 .

Neyse Koronavirüsle ilgili olarak en son şu yazıyı hazırladım:


Koronavirüs türkiye son durumuna ulaşmak için duyuru resmi