İç hastalıkları uzmanı Dr. Murat Balanlı, Milliyet’ten Buket Aydın’a verdiği röportajda “Titreşim Tıbbı” isimli kitabından bahsetti. Dr. Balanlı, “Hastalıklar hastanelerde değil bedenimizde iyileşir” vurgusu yaparak, kronik hastalıkların tedaviyle değil, psikoloji ile çözülebileceğini iddia etti. Balanlı, sosyal medyada birçok doktorun tepkisini çekecek açıklamalarda bulundu.
Dr. Balanlı’ya göre doktorlar kronik hastalıkları tedavi etmiyor yalnızca bir süreliğine durdurmuş oluyor. Balanlı, kronik hastalıkların sadece ilaç tedavisi veya ameliyatla iyileştirilemeyeceğini belirterek, “Bir şeker hastasına ya da tansiyon hastasına verdiğim ilaçlarla kan şekerini düşürebilirim, kan basıncını normale getirebilirim ama bu hastanın iyileştiği anlamına gelmiyor. O yine şeker hastası, öteki yine yüksek tansiyon hastası. Kronik hastalıkların hiçbiri modern tıp yöntemiyle çözüm bulamaz.” dedi.
Röportajın ilerleyen bölümlerinde Balanlı, modern tıp ve eski tıp uygulamalarını kıyaslayarak modern tıbbın kronik rahatsızları iyileştirmede yeterli olmadığını iddia etti. Balanlı, konuşmasını sürdürdü: “Çocuklarımız rahatsızlandığı zaman onlara yaptığımız ilk işlem nedir? Alıp, kucağımızda biraz sallamaktır. Bu mekanik bir titreşimdir aslında ve çocuğu rahatlatır. Hadi onla rahatlamadı annesi ona bir ninni söyler, o da akustik bir titreşimdir. Bunların hepsi titreşim tıbbıdır. Bununla beraber binlerce yıldır bize kadar gelen pek çok gelenek var mesela bir tanesi akupresür; vücudun herhangi bir yerine baskı uygulama şekliyle gelişen bir tedavi yöntemidir.”
Buket Aydın’ın “Akupunktur gibi mi?” sorusu üzerine ise Balanlı ekledi: “Evet, sivri cisimlerin batırılması ve akupunktur dediğimiz vücudun enerji meridyenlerinde yani enerji alanlarında yaptığımız manipülasyonlarla o kişiyi iyileştirmektir. Ve bu binlerce yıldır insanlık tarihinde vardır. Elbette bundan bir çözüm alınmasaydı tarihin çöp sepetine giderdi ama bunlar halen tedavi yöntemi olarak bugün kullanılmakta ve çok iyi sonuçlar elde edilebilmektedir.”
Balanlı kronik rahatsızlıkları hastaların biyografilerini dinleyerek iyileştirdiğini söyledi
Dr. Balanlı şeker ve kanser hastalığı diye hastalıkların olmadığını ileri sürdü. Balanlı, “Şeker hastalığı diye bir hastalık yok. Tip2 diyabetten bahsediyorum. Tip2 diyabetin altında bir insülin direnci var. Kronik toksisite ve kronik enflamasyon var. Kendi kliniğimde yaptığım çalışmalarda ben hiç ilaç kullanmıyorum. Hastalarımı önce saatlerce dinliyorum çünkü biyografilerini bilmezsem, ne yaşadıklarını, hastalığın nedenini de bilemem. Yaşadığımız hayatın içerisinde pek çok stres faktörü var. Ve bugün insülin direnci oluşmasının en önemli sebeplerinden bir tanesi bizim HTA Aksı dediğimiz hipotalamus-hipofiz ve böbreküstü bezleri, adrenal bezler… Endişe ve kaygı bizi o kadar kuşatmış durumda ki sürekli olarak bu böbreküstü bezlerinden adrenalin ve kortizon salgılanıyor. Ve bunun bizde yarattığı çok büyük bir enflamasyon var. İşte kanser, şeker hastalığı, tiroit dediğimiz hastalıklar da bundan kaynaklanıyor. Yapılması gereken şey bu kişinin hayatında yolunda gitmeyen şeylerin neler olduğunu ortaya koyup, hastalığa bütüncül olarak bakıp, bu işi düzeltmek. ” şeklinde konuştu.
Dr. Balanlı’nın tepki çeken asıl açıklamaları şeker hastalığını “titreşim tıbbı”nı kullanarak tedavi ettiğini söylemesi oldu. Balanlı, röportajda kanser diye bir hastalığın olmadığını da iddia etti ve kronik rahatsızların psikolojik temellere dayandığını belirterek, çözümlerini bunları iyileştirmekte görüyor. Dr. Balanlı, tedavileri nasıl uyguladığını, tam olarak ne yaptığını, kaç hastayı iyileştirdiğini ifade etmezken, röportajda stresin hastalıkları ortaya çıkardığını sıkça dillendirdi.
Nöroloji uzmanı Doç. Dr. Özlem Kayım Yıldız sosyal medyayı aktif kullanan doktorlar arasında bulunuyor. Doç. Dr. Yıldız, Dr. Balanlı’ya tepki gösterenler arasında dikkat çeken bir isim oldu. Özlem Yıldız, “Kan şekeri ve tansiyonu düzenlemek yerine önerilen şu; hastayı titretmek, ‘titreşim tıbbı (!). İbretlik bir yazı. Nasıl olmamak gerektiğini öğrenmek için mutlaka okunmalı. Özellikle genç meslektaşlarıma öneririm.” sözleriyle eleştirdi.
Kan şekeri ve tansiyonu düzenlemek yerine önerilen şu: hastayı titretmek, “titreşim tıbbı (!)”
İbretlik bir yazı. Nasıl olmamak gerektiğini öğrenmek için mutlaka okunmalı. Özellikle genç meslektaşlarıma öneririm. https://t.co/Ararba9dsH
— Özlem Kayım Yıldız (@ozlemyildiz1881) May 26, 2019
Doç. Dr. Yıldız’ın gönderisini Nazım Hikmet Süveran isimli bir kullanıcı da yorumlayarak paylaştı. Mizahi bir dille eleştiren Nazım Hikmet Süveran, titreşim tıbbına değindi.
Geçen bir hasta geldi kan şekeri 600, aldım kucağıma Bi salladım şaaak 300 oldu, bir daha alıp Bi titrettim şaaak 150, bir daha şaaaakk 50, ulen dedim fazla titrettik hemen kadim tıbbi yöntemlerle hazırladığım padişah şerbetinden içirdim, şişesi 300 talecik, hasta çiçek https://t.co/CWHtYUgpLg
— 𝕹𝖆𝖟ı𝖒 𝕳𝖎𝖐𝖒𝖊𝖙 𝕾ü𝖛𝖊𝕽𝖆𝖓 (@drsuveran) May 27, 2019
Kaynak; Milliyet