Kabızlık parkinson belirtisi olabilir miyim? Nörodejeneretif bir hastalık olan Parkinson hastalığı genel olarak titreme ve vücut katılığı ile biliniyor. Özellikle kontrol edilemeyen titremelerle ayırt edilmesi çok kolay ancak tam tedavisi mümkün değil. Yıllardır sürdürülen çalışmalar Parkinson’un gelişimini yavaşlatacak tedaviler geliştirse de tümden tedavi edebilen bir ilaç ya da terapi henüz geliştirilmedi.
Parkinson hastalığı dünyadaki en yaygın ikinci nörodejeneretif hastalık olmasına rağmen sebebi henüz net olarak bilinmiyor. Parkinson belirtisi olan titreme, vücut katılığı gibi durumlar ise düzenli kontrol olmayan hastalarda ileri safhalarda teşhis ediliyor. Ancak son yapılan çalışmalar sindirim sistemi bakterilerinin ve mikrobiyomunun aslında Parkinson hastalığının gelişmesi üzerinde etkisi olabileceğini ortaya koydu. Hatta genel olarak beyinde geliştiği düşünülse de Parkinsonun aslında midede gelişmeye başladığı yönünde yeni bulgular ortaya çıkarıldı. Parkinson semptomlarının görülmesinden çok öncesi kabızlık şikayeti çeken hastaların dikkat çekici sayılarda olması mide ile ilişkili çalışmalar başlatılması için önemli bir başlangıç oldu. İlk olarak Parkinson hastaları ve sağlıklı insanların sindirim sistemi mikrobiyom kompozisyonu incelenmiş ve farklılık ortaya çıkarıldı. Ancak araştırmacılar bununla yetinmedi ve fare deneyi ile mekanizmasını ortaya çıkarmak için çalışmalarını sürdürdüler.
Caltech’ten Araştırmacı Sarkis Mazmanian sindirim sistemi mikrobiyomu ve Parkinson hastalığı arasındaki ilk biyolojik ilişkiyi bu çalışma ile bulduklarını söylüyor. Alfa sinüklein isimli proteinin beyin hücrelerinde birikmesi ile Parkinson gibi nörodejeneretif hastalıklar ortaya çıkıyor. Araştırma ekibide bu protein üzerine odaklandı.
Parkinson belirtisi ve mikrobiyom
Çalışmada genetik olarak değiştirilen ve Parkinson’a yatkın hale getirilen fareler kullanıldı. Bu farelerden bir kısmına alfa sinüklein proteinini üretecek mikrobiyom verildi. Diğer grup ise bakterilerden steril ortamda incelendi. Parkinson’a yatkın iki fare grubu daha sonra karşılaştırıldığında, bakterisiz olanlarda Parkinson belirtilerinin çok az olduğu, diğer grupta ise semptomların gözlendiği ortaya çıkarıldı. Araştırmacılar çalışmanın bu aşamasından sonra steril ve bakterisiz ortamda yaşayan, ancak genetik olarak Parkinson’a yatkın sağlıklı bu farelere Parkinson hastalarından ve sağlıklı insanlardan alınan sindirim sistemi bakterilerini enjekte edildi. Sağlıklı fareler Parkinson hastalarından gelen mikrobiyomla çok hızlı Parkinson belirtileri göstermeye başladılar. Ancak sağlıklı insandan gelen mikrobiyoma sahip bakterilerde hastalık semptomları gözlemlenmedi. Yani genetik olarak aynı fare örneklerinde sindirim sistemi mikrobiyomu ile Parkinson geliştiği doğrudan gözlemlendi.
Bunların yanı sıra, pestisit yani böcek ilacına maruz kalan insanlarda parkinson gelişimi yaygın gözlemleniyor. Bunun ise pestisitlerin sindirim sistemindeki bakteri kompozisyonuna olan etkiden kaynaklanabileceğinin altını çizen araştırmacılar, bu bulguların Parkinson için yeni tedavi yöntemleri geliştirilmesinin mümkün kıldığının altını çiziyor. Çünkü mide ve sindirim yolu mikrobiyomuna göre insanlarda Parkinson riski ortaya çıkarılabilir, Parkinson tanısı konan hastalarda mikrobiyomun modifikasyonu ile tedavi şansı arttırılabilir.
