Havanın oksijen bakımından zengin olması tahmin edilenden daha basit şekilde açıklanabilir.
Oksijenin artışına dair yeni bir simülasyon, gezegenin kendisi tarafından yönlendirildiğini ve canlı organizmalardan çok az yardıma ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. Bulgu, oksijen bakımından zengin atmosferlere sahip gezegenlerin düşündüğümüzden daha yaygın olabileceği anlamına gelmekte.
Çalışmanın yazarlarından İngiltere’deki Leeds Üniversitesi‘nden Lewis Alcott, “Sadece gezegenimiz için değil, muhtemelen diğerleri için de daha kolay” diyor.
Bilim insanları, Dünya tarihinin ilk iki milyar yılı boyunca, havada oksijenin olmadığını düşünüyor. Bu durum, düşük oksijen seviyelerinin ilk ortaya çıktığı 2.4 milyar yıl önce Büyük Oksidasyon Olayı ile değişti. Olay, çoğu zaman oksijeni atık bir ürün olarak serbest bırakan fotosentetik bakterilerin evrimi ile ilişkilendiriliyor.
Oksijen seviyeleri daha sonra iki kez daha yükseldi; 800 ila 540 milyon yıl önce ve 450-400 milyon yıl önce. Leeds Üniversitesi’nden çalışmanın yazarlarından Simon Poulton, “Daha önce oksidasyon olaylarını ana evrimsel kaymalar veya tektonik faaliyetlerle ilişkilendirerek açıklamaya çalıştık” dedi. Örneğin, oksijendeki nihai artış, toprak bitkilerinin yayılmasıyla bağlantılı olmuştur. Araştırmacılar Alcott, Poulton ve Benjamin Mills, fotosentetik bakterilerin ilk evrimi dışında bu tür dramatik olayları hatırlatmaya gerek olmadığını söylüyor.
Gezegenin hareketlerinin, oksijen seviyesindeki kademeli artışı açıklamak için yeterli olduğu gösterildi. Kilit nokta, Dünyanın mantosu gezegen oluştuğundan beri yavaş yavaş soğuyor ve soğudukça, oksijenle reaksiyona girip havadan uzaklaşan sülfür dioksit gibi daha az volkanik gaz salıyor.
Ekip, bu kaymanın gezegenin etrafındaki oksijen döngüsünü nasıl etkilediğini modellediğinde, oksidasyonda bilinen oksidasyon olaylarına karşılık gelen üç keskin artış gözlemledi. Birinci Büyük Oksidasyon Olayı gerçekleşti, çünkü, bakterilerdeki oksijen havadaki volkanik gazları bastırdı. Daha sonra seviyeler milyonlarca yıl boyunca sabit kaldı, çünkü, karadaki mineraller oksijen ile reaksiyona giremedi. Modelde, ikinci artış meydana geldi, çünkü, fazla oksijen, fosfor içeren maddelerin yapısını değiştirdi ve tortulara gömülme ihtimalini arttırdı. Fosfor hayati bir besin maddesidir. Bu değişiklik oksijen alan daha az organizmanın hayatta kalması, havaya daha fazla oksijen karışması ve deniz yüzey tabakalarında ortaya çıkması anlamına gelir. Aynı süreç, derin okyanusa ulaştığında, oksijende üçüncü bir keskin yükselişe neden oldu.
Poulton, aynı süreçlerin okyanusları ve kıtaları olan, aynı zamanda fotosentezin geliştiği herhangi bir gezegende de olabileceğini söyledi.
Kaynak;