/

Çok hücreli hayvanların evrimine ilişkin yeni bir teori

4 dakikalık içerik

Çok hücreli hayvanların evrimi yüzyılı aşkın bir süredir cevaplandırılmaya çalışılıyor. Çalışmalarda, hayvan hücrelerinin çok hücreli canlıları oluşturacak şekilde belirli değişimlere uğramasının sebepleri veya etkileyecek unsurları birkaç temel noktada buluşmuştu. Şimdi yeni bir çalışmada The University of Queensland araştırmacıları, hayvanların evrimsel tarihine dair uzun vadeli oluşumlarına yönelik düşüncelerimizi değiştirebilir.

Ekipten Prof. Bernie Degnan, bulguların geleneksel hipotezlere ters düştüğünü belirtti. Degnan, ilk çok hücreli hayvanların ileri sürülenin aksine bugünkü süngerlere benzemediğini keşfettiklerini ve buna karşın daha çok ‘dönüşebilir’ hücreler grubu olduklarını ifade etti. Degnan bunun, pluripotent (birden fazla hücre tipine dönüşme yeteneği olan) kök hücre gibi düşünülebileceğini söylüyor. Yani, hayvanların en eski atalarının birer kök hücre olduğunu söyleyebiliriz.

Çalışma, hayvanların tek hücreli bir hayvan olan ve bugünkü modern sünger hücresine benzeyen koanosit (yakalı kamçılı hücreler) benzeri canlılardan evrildiğine dair hipotezi çürütüyor. Modern dünyada gördüğümüz çok hücreli yaşamın ortaya çıkışı, evrimsel tarih açısından düşündüğümüzde sayısız önemli sıçrama arasında bile büyük bir öneme sahip.

Çok hücreli hayvanların kökeninin süngerler olduğu düşünülüyordu

çok hücreli canlıların evrimi
Ergin sünger Amphimedon queenslandica. Foto; Karin Taylor.

Ekip, benzer hücre tiplerinin zaman içindeki değişimlerini, sentezledikleri proteinlerden aktifleştirdikleri genlere kadar oluşan farkları anlayabilmek için tekil hücrelerin genomlarını haritaladı. Fakat araştırmada sadece protein sentezleyen genler sekanslandı. Böylece her türden moleküler imzayı ayırt ederek tek tek hücrelere bakıp her hücre tipinin de evrimine ayrı ayrı bakabilme imkanı oluştu.

Evrimsel biyologlar şimdiye kadar çok hücreli canlı evrimi için geçerli olan teorilerin basit olması gerektiğini düşünüyordu ve koanositler gibi süngerlerin (bugünkü hayvanların yaşayan en yakın akrabası olarak görülür) çok hücreli hayvan evriminin köklerini oluşturduğunu benimsemişlerdi. Ancak bu canlıların aktif genlerinin sekanslanması bu noktadaki uyuşmazlıkları ortaya çıkardı ve aslında baktığımız çıkış noktasının bu canlılar olamayacağını gösterdi.

Transkriptom analizi son yıllarda ileri bir teknoloji olarak karşımıza çıkıyor. Yöntem, modern moleküler tıptan, biyolojik araştırmalara kadar birçok farklı alanda kullanılıyor. Bu çalışmada da transkriptom analizi, evrimsel biyolojinin en temel hipotezlerinden birinin çürütülmesinde rol oynadı.

Kaynaklar;

Nature

The University of Queensland