Plastik kullanımı o kadar arttı ki bilim insanları içinde bulunduğumuz çağa artık, “Plastik Çağı” demenin doğru olacağını söylüyor.
İçinde bulunduğumuz döneme Antroposen Çağı (İnsan Çağı-Sanayii Devrimi’nden günümüze kadar olan süreç) denilmektedir. Tunç Çağı ve Demir Çağı’ndan sonra şimdi Plastik Çağı’nı yaşıyoruz. Bilim insanları, insan faaliyetlerinin Dünya’ya hükmettiği Antroposen döneminin başlangıcını işaretlemek için plastik fosil kalıntılarının kullanılabileceğini öne sürüyor. Yeni bir çalışmada, 1830’lara kadar uzanan plastik fosillerine ulaşıldı.
Plastik atıkların büyük çoğunluğunu kıyafetlerin lifleri oluşturuyor

California Üniversitesi’nden (ABD), bir araştırma ekibi, California kıyılarındaki toprak katmanlarında plastik atıkların izini sürdü. 1834’e kadar uzanan atıklar, katmanların üst kısımlarına çıktıkça daha da artıyordu. Çalışma, çökeltilerdeki (tortulardaki) plastik kirliliğinindeki artışı gösteren ilk ayrıntılı analiz olarak gösterildi. Katmanlardaki plastik kirliliğinin, son 70 yılda plastik üretimindeki artışı yansıttığı belirtildi. Bu arada plastik parçacıkların çoğu, kıyafetlerde kullanılan sentetik kumaşlardan çıkan lifler olarak dikkat çekti.
Plastik atıklar okyanusların dibinde yaşayan canlıları tehdit ediyor

California Üniversitesi Scripps Oşinografi Enstitüsü’nden Jennifer Brandon, çalışmanın liderliğini üstlendi. Brandon, “Okyanusun dibinde yaşayan hayvanlar (mercan resifleri, midye ve istiridyeler) için plastik kullanımındaki artış çok kötü. Ancak plastiğin, fosil kayıtlarımıza girdiği gerçeği daha çok varoluşsal bir sorudur. Okulda hepimiz taş çağı, tunç çağı ve demir çağı hakkında bir şeyler öğreniyoruz. Peki bu dönem plastik çağı olarak bilenecek mi?” dedi.
Science Advances dergisinde yayınlanan araştırma, 1940’lardan bu yana çökeltilerdeki mikroskobik plastik miktarının yaklaşık 15 yılda iki katına çıktığını aktardı. Analiz edilen son yıl olan 2010’da kirlilik, her yıl 10 cm’lik bir okyanus tabanı parçasında 10 cm’de neredeyse 40 parçacık bulunabilecek kadar büyük verilere ulaştı. Parçacıkların üçte ikisi plastik lifler, beşte biri diğer plastik parçaların parçaları ve 10’u plastik zarlardı. Brandon, “Plastik icat edilir edilmez hemen hemen tortul kayıtlarda göründüğünü görebiliyoruz.” dedi.
Çamaşır yıkamayla doğaya salınan lifler
2016 yılında yapılan bir çalışmada, tek bir çamaşır yıkamanın 700 bin mikroplastik lifi doğaya saldığını göstermişti. Araştırma ekibinin lideri Brandon, arıtma sistemlerinin eksikliğine değinerek, “Lifleri ev veya atık arıtma tesisi seviyesinde uygun şekilde filtrelemiyoruz. Kıyafetlerdeki mikroplastik lifler, doğrudan okyanuslara gidiyor.” ifadelerini kullandı.
Her yıl milyonlarca ton plastik çevreye atılıyor ve biyolojik olarak parçalanmayan küçük parçacıklara ve liflere ayrılıyor. Mikroplastikler, en derin okyanuslardan yüksek dağlara ve hatta kutupların havasına kadar her yerde bulunuyor.
Plastik tüketmek deniz canlılarına büyük zarar veriyor. Keza, insanların da yılda en az 50 bin mikroplastik parçacıkları yiyecek ve su yoluyla tükettiği düşünülüyor. Sağlığa etkisi bilinmemesiyle beraber, mikroplastiklerin, toksik maddeleri salabileceği ve dokulara nüfuz edebileceği üzerinde duruluyor.
TV programı Blue Planet 2’de okyanustaki plastik kirliliğine değinen yayıncı David Attenborough, dünyayı kirletmenin yakında insan köleliği kadar sıkıntı uyandıracağını söylüyor.
Kaynak;