Astrofizikçi Tuğça Şener
/

Ay Dede masallarının ideallerine ışık tuttuğu astrofizikçi; Tuğça Şener

19 dakikalık içerik

Astrofizikçi Dr. Huri Tuğça Şener…  Annesinin her gece anlattığı Ay Dede masallarıyla büyüdü. O zamanların “astoronom olacağım” diyen idealist çocuğu Tuğça Şener, şimdilerin ideallerini gerçekleştirmiş bir astrofizikçisi .

Tuğça Şener ile Ankara Emek’te bir araya geldik ve çocukluğundan başlayarak -Tuğça’nın esprili tabiriyle, “çocukluğuna inerek” sohbete koyulduk. “Çocukluğumda astronom olacağım derdim” şeklinde konuşan Tuğça Şener, üniversite sınavında yüksek puan almasına karşın astronomi bölümünü tercih ettiğini dile getiriyor. Şener, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri bölümünü kazandığında, çevresindeki birçok kişinin “Neden astronomi yazdın?” sorularına, “astronomi okumak için o puanı aldım” cevabını verdiğini söyledi.

Röportajın devamında Tuğça Şener, eğitim ve araştırma hayatından bahsetti: “Astronomi bölümüne 2001 yılında bölüm birincisi olarak girdim. Ankara Üniversitesi’nde lisans eğitimim sürerken, özel öğrenci olarak yüksek lisans dersleri aldım. Yüksek lisansımı Bonn Üniversitesi’nde yaptım. 2 dönem ders aldım fakat diplomamı almadan Türkiye’ye döndüm. Ardından yüksek lisansımı Erciyes Üniversitesi’nde tamamladım. Doktora çalışmaları için Kuzey İrlanda’ya Armagh Gözlemevine gittim. Queens Üniversity ile Armagh Gözlemevi birlikte çalışıyor. Queens University Belfast’a kayıt olunca, gözlemlerimi Armagh’ta yapma imkanım oluştu. 5 yıl orada araştırmalarımı yaptım. Sonra Güney Kore’de, buradaki Tübitak’a eşdeğer bir kurumda 2 yıl çalıştım.” 

Ailevi nedenlerden dolayı araştırmalarına bir yıl kadar ara verdiğini belirten Şener, 1 Ekim 2019 itibariyle Polonya’da çalışacağını söyledi. Polonya’da, doktora konusu olan “sıcak altcüce türü yıldızlar ve çift yıldızlar” üzerinde çalışacak. 

“Polonya’da gözlemlerimi sürdüreceğim”

Hilal Bardakcı: Ne üzerine çalışmalar yaptınız?

Tuğça Şener: “Kuzey İrlanda’da sıcak altcüce türü yıldızların çift yıldız sistemleri içindeki evrimi üzerine çalıştım. Güney Kore’de Dünya’nın en büyük teleskobu olacak olan Dev Magellan Teleskobu’nun bilim ekibinde görev aldım. Hatta bu teleskoba ilişkin bir yazı da yazmıştım Bilim ve Teknik dergisinde. Bunun yanı sıra SDSS projesinin APOGEE verileri ile çalıştım.”

H.B.: Şimdi de Polonya’ya gideceksiniz.

Tuğça Şener: “Evet, Polonya’da ise Krakow Pedagogical University’de Yardımcı Doçent olarak 4 yıllık bir sözleşme ile 1 Ekim’den itibaren çalışmaya başlayacağım. Polonya’da yeniden doktora konum olan sıcak altcüce türü yıldızlara ve çift yıldızlara döneceğim. Bu projelerin hepsi de gözlemlere dayalı çalışmalar, çünkü ben teorisyen değil gözlemsel bir astrofizikçiyim. Bu yüzden de Polonya’da tekrar gözlemler yapabileceğim için çok heyecanlı ve mutluyum.” 

H.B.: Üye olduğunuz projeler, topluluklar var. Bunlardan bahsedebilir misiniz?

Şener: “Türk Astronomi Derneği ve Royal Astronomical Society üyesiyim. Ülkemizde bilinmesi için çabaladığımız BM’nin alt kuruluşu olan Space Generation Advisory Council’e (SGAC) de üyeyim. Hatta önceki yıllarda Türkiye temsilciliği görevini yürütmüştüm. SGAC, uzay araştırmaları ve teknolojileriyle ilgili halka bilinirlilik sağlamak ve bu tür araştırmalar yapılması için tavsiyede bulunmayı amaç edinen bir organizasyondur. Bunların dışında Uluslararası Astronomi Birliği’ne de üyeyim.”

H.B. : SGAC benim de özellikle son zamanlarda ismini duyduğum bir kuruluş. Ancak ülkemizde neden yeterince bilinirliliği yok. Bununla ilgili bir düşünceniz var mı? 

Tuğça Şener: “Bilim ve sanat genel olarak refah seviyesi yüksek olan ülkelerde gündemde oluyor. Türkiye’de gündem yoğunluğunun içinde zaten sıra bilime gelemiyor. Aslında SGAC üyelerinin yeterince çalıştığını düşünüyorum. Kendi içinde aktif ama gündeme gelemiyor.”

H.B.: Peki Tuğça Hanım, hedefleriniz neler? Planlarınız doğrultusunda sizi neler bekliyor? 

Şener: “Bilimsel hedeflerim kendi alanımda çalışmaya devam etmek ve bilim yazarlığına ağırlık vermek istiyorum. Bu noktada bilimin halka iletilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Özellikle çocukların astronomi eğitiminin çok önemli olduğu kanısındayım. Çünkü üniversite çağına gelmiş olan birey zaten tercihlerini yapmış oluyor, onlarda çok büyük farkındalıklar sağlayamayız ancak daha küçük yaşlarda bilim ile tanışma fırsatı yaratmak bilime katkı sağlayabilir. Orta okul ve lise eğitimlerimiz daha çok üniversite sınavına yönelik olduğu için çocuklar, meslekleri tanımadan meslek seçimi yapmak zorunda kalıyor. Ailelerin ve öğretmenlerin tavsiyeleri ile çocuklarımız, gençelerimiz daha iyi yaşam standardına yönelik, kendi ilgi alanlarını keşfetmeden meslek seçimi yapıyor. Bilimi, astronomiyi, fiziği sevdirmek en azından tanıtmak bilim alanında daha fazla çalışan insanımızın çıkmasını sağlayacaktır bence.”

“Hedeflerimiz ile aramızdaki tek engel kendimiziz”

H.B.: Gençlere, çocuklara nasıl ulaşıyorsunuz?

Şener: “Twitter adresimi daha yeni aktive ettim. Sosyal medyada olabildiğince daha küçük yaşlardaki gençlerimizden mesajlar geliyor. Mesaj atanlara, sorular soranlara mümkün olduğunca yardımcı olmaya çalışıyorum.”

Sohbetin bu kısmında Tuğça Şener, bilimin büyük emekler gerektirdiğine vurgu yaparak konuşmasını sürdürüyor: “Bilim kolay değildir. Bilim yaparken maddi amaç güdülmez; bilim yaparak manevi tatmin sağlanır. Bilimle zengin olan var mı? Yoktur. Manevi tatmini sağlamak için çabalamak gerekiyor.”

Dr. Tuğça Şener, gençlere, “Hedeflerimiz ile aramızdaki tek engel kendimiziz” diyor.

Tuğça Şener, konuşmasına devam etti: “Bir insan ne olmak istiyorsa o olur. Yeterki istesin. Ama bu, “kolay” demek değildir. Yeri gelecek uykusuz kalacaksın, aç kalacaksın, son paranı kitaba harcayacaksın ama istediğin yere geleceksin bir şekilde. Hedeflerimize ulaşmak için çabalarken kimi zaman vatan hasreti çekiyoruz kimi zaman aile hasreti.”

H.B.: Kendi alanınızda “şunu yapmak istiyorum” dediğiniz bir konu var mı?

Şener: “Doktora tezimde ortak zarf evrimi geçiren bir çift yıldız vardı ve bunun evrimine ilişkin bazı teorilerin arkasında durduk. Bu teorilerimi destekleyecek nitelikte, gözlemini yapabileceğim birkaç yıldız daha olsa, makalesini yayınlasam benim için büyük bir gurur kaynağı olur. Akademik camiada en yüksek ünvan doktoradır. Birçok ülkede imzada “Prof.” / “Doç.” vb. yazmazlar; yalnızca “Dr.” yazılır. Doktor olmak demek, bilim dünyasında daha önce yapılmamış bir şeyi yapmak demek. Ben de doktora tezimdeki gözlemime daha fazla kanıt bulabilsem çok daha fazla mutlu olurum.”

Tuğça Şener “Çıplak gözle yapabileceğimiz astronomi gözlemlerini bir kitapla anlatacağım”

Güney Yarım Küre gökyüzünden bir görünüm. Güney Afrika Astronomik Gözlem evinden çekilen bu karede Büyük ve Küçük Magellan bulutsuları görünüyor. Tuğça Şener.

H.B. : Bir kitap fikrin var. Kitap fikrini anlatır mısın bize?

Tuğça Şener: “İnsanlara astronomiyi tanıtmak üzere bir çalışmam olacak. Çıplak gözle yapabileceğimiz astronomi gözlemlerini bir kitapta açıklayarak, bir araya getireceğim. Çıplak gözle yapabileceğimiz gözlemlerin başında meteor gözlemleri geliyor. En bilinen meteor yağmurlarından biri olan Perseidler ağustosun 12’si civarında gözleyebiliriz. Hiçbir araç, gerece ihtiyaç olmaksızın yapılabilecek gözlemlerden biridir. Ankara Üniversitesi’nde öğrenciyken hazırladığım küçük el kitapları vardı. Bu el kitaplarını etkinliklerde halka dağıtıyorduk. Ardından Kuzey İrlanda’ya gittiğimde bunların İngilizcesini de yapmıştım. Önceki el kitaplarından yola çıkarak bu fikir geldi aklıma.
İsanların astronomiyle bağ kurmalarını sağlayacak küçük bir çalışma diyebilirim.

H.B. : Peki Tuğça Hanım, bize Açık Öğretim Fakültesi’nden (AÖF) aldığınız derslerden de bahsedebilir misiniz? Farklı alanlardan dersler alıyorsunuz bildiğimiz kadarıyla.

Tuğça Şener: “AÖF’te Medya ve İletişim bölümü okuyorum. Halihazırda bilim yazarlığı yapıyorum ancak her konuda olduğu gibi bilmediğim birçok şey bulunuyor ve Medya ve İletişim derslerini alarak bunları öğreniyorum. ‘Polonya’ya gidiyorsun, hala neden sınavlara çalışıyorsun?’ diyen arkadaşlarım oluyor. Polonya’ya gitmek buna engel değil. 2.5 sene Güney Kore’de yaşadım, orada yaşamak buna engel olurdu. Çünkü Güney Kore’den Türkiye’ye gelmesi 24 saat sürüyor. Ancak Polonya’dan Türkiye’ye gelmek sadece 2 saatimi alır. Yani sınavlar için gelip gideceğim. Çok çalışıp vizelere girmeden sadece finallere girmeyi düşünüyorum.”

Tuğça Şener, Medya ve İletişim bölümü okumasının bir nedeni daha olduğunu ifade etti. Şener, Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) çeşitli yaz kampları ve eğitimleri olduğundan ve bu eğitimlere katılabilmek için sadece astrofizikçi olmasının yeterli olamayacağından bahsetti. Tuğça Hanım, “Medya ve İletişim öğrencisi olursam, belki eğitimlere kabul ederler” diyerek konuya açıklık getirdi. 

Röportajın sonuna yaklaşırken Tuğça Şener’e hobilerini sorduk. 

Tuğça Hanım, araba kullanmayı çok sevdiğini dile getirerek, “Direksiyon başında çok mutluyum. İstanbul’un o trafiğinde bile radyoyu açıp dans ederek, somurtan araç kullanıcılarının gülümsemesine sebep oluyorum. Seyahat etmek, yeni yerlere gitmek, gitmeden önce orayla ilgili bir şeyler okumak, gittiğim yerde fotoğraflar çekmek, günceler tutmak, el işleri yapmak mutlu ediyor. Bunların dışında dil öğrenmeyi çok seviyorum. Dil öğrenmek benim için matematik gibi, bulmaca gibi bir şey. Almanca, İngilizce, biraz Korece biliyorum. Şimdi Polonya’ya gideceğim ve ‘Lehçe öğrenebilir miyim’ diye düşünüyorum. 

“Türkiye Uzay Ajansı yüzümüzü uzaya döndürecek”

Tuğça Şener’in objektifinden McDonald Gözlemevi (Texas). Bir teleskoptan, diğer teleskopların görüntüsü.

H.B. : Türkiye’yi bilimsel açıdan neler bekliyor? Bilimin gündemde kendine yeterince yer bulamamasının nedenleri sizce neler? 

Tuğça Şener: “Türkiye Uzay Ajansı’nın kurulması uzaya yüzümüzü dönmemizi sağlıyor. En azından daha ilgili ve bilgili olacağız. Umuyorum ki bizden yana da güzel gelişmeler olacak.

Diğer soruya gelirsek de öncelikle şunu söyleyebilirim; bilim bireysel değildir, ekip çalışmalarının öneminin anlaşılması gerekiyor. Çocuklara, gençlere bilimi ve ekip çalışmasını öğretmek lazım. ‘Türkiye’de doğru insanlar bilimin içinde mi, yeterince imkanlar sunuluyor mu, destek bulabiliyorlar mı, buluyorlarsa dünya bilimi buna izin veriyor mu’ bu soruların cevabını ben veremem. Önemli konular arasında uzay hukuku ilk sıralarda. Uzay hukuku çalışmaların artması gerekiyor.

Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada ekonomik bir sıkıntı olduğunda önce bilim ve teknolojiden bütçe kısılıyor. Elon Musk’ın yaptığı şeylerin bu kadar heyecan vermesi de bundan, bilim adına para harcayan birilerin olması heyecan veriyor.

H.B. : Son sorumu soracağım. Yurtdışında eğitim aldınız. Zorlandınız mı çok fazla? Nasıl bir ortamda kaldınız, yurt veya ev olarak? Bir de yurtdışında eğitim görmek isteyenlere tavsiyeleriniz var mı?

Tuğça Şener: “Almanya’da yurtta kaldım. Başlarda zor geliyordu yurt hayatı. Çünkü üniversiteyi de ailemin yanında okumuştum. Lisans yıllarımda yurtta kalan arkadaşlarım hep ilginç gelirdi. ‘Neden ailenizin yanında üniversite okumuyorsunuz ki?’ derdim. Ama sonra yurt hayatına alıştım. Kuzey İrlanda’da bir çiftlik evinde kaldım. Bahçede atlar, keçiler, ağaçlar, 100 yaşına yakın olduğunu tahmin ettiğimiz bir kaplumbağa vardı. Güney Kore’de ise misafirhanede kaldım. Gece geç saatlere kadar çalıştığım için, ofise yakın olmasından ötürü misafirhane daha güvenli geliyordu.

Yurtdışında lisansüstü eğitime kabul edilmek isteyen öğrencilere tavsiyem, not ortalamalarına bakmaksızın güzel bir niyet mektubu hazırlamaları. Kendilerini doğru ve net şekilde ifade ettikleri takdirde iyi yerlerde eğitim alacaklarını düşünüyorum.”