Bu yıl Tıp alanındaki Nobel ödülü Yoshinori Ohsumi’ye verildi. Tokyo Institute of Technology’de çalışmalarını sürdüren Ohsumi, otofaji (Autophagy, Latince: kendini-yiyen) ile bu ödülü aldı.
Otofaji, hücrelerin kendi iç bileşenlerini sindirdikleri bir sürecin ismi. Bu süreç açlık gibi çevresel streslere karşı evrilmiş bir mekanizma olarak görülmekte. Ancak bunun ötesinde otofajinin gerçek önemi hücrenin sağlığını koruyabilmek için yürüttüğü bir işlemler ve kanserle olan ilişkisine dayanmakta. Ayrıca uzun ömürlü hücreler olan nöron gibi yapılarda hücrenin yenilenmesi içinde önem kazanmakta. Süreç hücre sitoplazmasında gerçekleşiyor ve aslında hücrenin sitoplazmasında biriken protein artıkları gibi maddelerin kaldırılmasında görev alıyor. Konu ilk defa 1950’lerde Belçikalı araştırmacı Christian de Duve’nin lizozomu keşfetmesiyle başlamakta. De Duve bu çalışmaları ile 1974 yılında Nobel Ödülü alıyor.
Daha sonra otofaji konusu 1990’da Ohsumi’nin maya hücrelerindeki problemleri çözmesine kadar çok göz önünde olmuyor. Ayrıca bu dönemde araştırmacılar otofajiyi sadece özel durumlarda gerçekleşen bir hücresel olay oalrak görüyorlar ve yoğun araştırılan bir konu olmuyor. Ohsumi, diğer araştırmacıların otofaji ile çok fazla ilgilenmiyor olmasını bir fırsat olarak görüyor ve bu alanda araştırmalarına başlıyor. Ohsumi 2012’de, Inamori Foundation’ın Kyoto Prize töreninden sonraki röportajında şöyle anlatıyor:
“Hiç kimse çalışmadığı için, araştırma projemde maya vakuollerinde madde taşınımını seçtim.”
Günümüzde ise otofaji sürecinin, hücrelerin sağlıklı olması için önemli bir fonksiyon olduğu ortaya çıkmış durumda.
Yoshinori Ohsumi’yi araştırma konusu seçerken gösterdiği cesaret ve başta Nobel Ödülü olmak üzere aldığı ödüller için kutluyoruz.